Yaşam ve İnsan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yaşam ve İnsan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2009 Cuma

Sömestr’da etkinlik bol! İşte seçenekler

Sömestr tatiline yaklaşırkne 15 günlük bu güzel tatili değerlendimeniz için birbirinden farklı etkinlikler derledik.

Snowboard ve kayak keyfi

12 yıldır düzenlediği kış kampları ve yaz kampları ile binlerce çocuğa ve ailesine rehberlik eden Caddebostan, sömestr tatilinde Uludağ’da 8–18 yaş grubuna yönelik bembeyaz, unutulmaz bir tatil imkanı sunuyor.

25 – 31 Ocak ve 1 – 7 Şubat tarihleri arasında iki dönem olarak düzenlenen kampa snowboard veya kayak öğrenmek, ya da bu spordaki becerilerini geliştirmek isteyen çocuk ve gençler katılabilir.


Ayrıntılı bilgi için: (216) 470 69 70

Ücretsiz buz pateni yapabilirsiniz

Sömestr tatilinin en önemli sürprizlerinden biri, Ümraniye’de, açılan Meydan Alışveriş Merkezi'nin buz pisti. Ana etkinlik alanında, 28 Şubat’a kadar açık kalacak 300 metrekarelik buz pateni pistinde birçok etkinlik ve şov yapılacak. Bu spora yeni başlayanlar için deneyimli hocalar eşliğinde dersler verilecek. Buz pateni yapmayı zaten bilenler ise eğlencenin tadını gönüllerince çıkarabilir. Sömestr boyunca hafta içi 10.00-12.00 saatleri arasında 500 öğrenci ücretsiz buz pateni kursuna katılabilecek. 12.00-14.00 saatleri arasında ise ücret ödeyerek yarım saat yerine 45 dakika kayabilecekler. Meydan buz pisti, 7-9 yaş aralığında 3 milli sporcuyu da ağırlayacak. Sinema salonlarında çocuk filmleri gösterimi yapılacak. Restoran ve kafelerde gençler için hazırlanmış özel mönülere yer verilecek. Kış indiriminin bütün avantajlarıyla devam ettiği alışveriş merkezinde gençler, hesaplı alışverişin keyfine varacak.

Bir kümes içerisinde yaşayan tavuklar, civcivler ve horozlar, şarkı söyleyip dans ederlerken, çiftliğin sahibi Tonton Dede’nin köpeği Pısır ile horoz arasında liderlik konusunda bir tartışma geçer


Bir Kümes Müzikali

2 Şubat'ta Yayla sanat Merkezi'nde çocukları bekleyen "Bir Kümes Müzikal" tatili kahkahalar içerisinde geçirmek isteyenler için iyi bir seçim olacak.

Oynayanlar : Bülent Aksu, Mahmut Özen, Abdullah Özdemir, Başak İleri, Burcu Saraçoğlu, Okay Şenol, Tan Güneş, Fuat Mete, Taylan Erler.

Bir kümes içerisinde yaşayan tavuklar, civcivler ve horozlar, şarkı söyleyip dans ederlerken, çiftliğin sahibi Tonton Dede’nin köpeği Pısır ile horoz arasında liderlik konusunda bir tartışma geçer. O sırada Tonton Dede gelir, artık çok yaşlı olduğunu, çiftliği başkasına devredeceğini söyler. Çiftlikteki hayvanlar buna çok üzülür, ama Tonton Dede kararlıdır. Tonton Dede çiftliği, Pata adlı bir adama bırakır. Pata adlı adamın Debur adında bir köpeği vardır. Tonton Dede gittikten sonra Pata’nın ilk işi, çiftliğin köpeği Pısır’ı kovup, yerine kendi köpeği olan Debur’u almaktır. Pata’nın bütün direktiflerini çiftlikteki hayvanlara Debur açıklar, böylece çiftlik baskılı bir yönetime geçmiştir. Çiftlikteki tavuklardan biri olan Kubik’in sabah erkenden yumurtlayamama sorunu vardır. Pata’nın ilk direktifi sabah erkenden yumurtlanması doğrultusundadır, yumurtlamayan tavuk çiftlikten kovulacaktır. Hayvanlar arasında bir telaş başlar.

Yayla Sanat Merkezi:

Saat :13:00

Fosil Keşif Atölyesi

Çocuklar, Paleontolog Doktor Nuran Filoreau ile birlikte yaptıkları kazılar sırasında "Fosil nedir?", "Neye benzer?", "Nerede bulunur?", "Fosil bize ne anlatır?" gibi soruların cevaplarını öğreniyorlar. Çocuklar yaptıkları keşif kazısıyla kum havuzunun içerisindeki fosilleri bulup, geçmiş ile günümüz arasında bağlantılar kuruyorlar. Küçük araştırmacılar bilim adamlarının yöntemleriyle hem eğleniyor, hem de öğreniyorlar.

Tarih: 01 Şubat

Gruplar 3–6 yaş için 6 kişilik, 7–11 yaş için 8 kişilik. Çocuklarına bilimi, araştırmayı sevdiren bu çalışmaya kayıt için rezervasyon yaptırmaları gerekiyor.
Yaş Grubu: 3-6 yaş grubu ve 7-11 yaş grubu için.
Telefon: (216) 359 45 50

Geleceğin Yıldızları Sömestr Kayak ve Snowboard Kampı

Yarıyıl tatilini eğlenceli bir ortamda, spor yaparak geçirmek isteyen gençler için farklı bir alternatif sunuyor. Kampçılar yeni başlayanlardan, yarışmacı düzeyinde olanlara kadar 10 farklı kategoride, kayak eğitim koordinatörü Sacit Eroğlu gözetiminde eğitiliyor.

Yaş Grubu: 8–17 yaş grubu.
Telefon: (216) 345 81 00

Theo Dede ile birlikte Tahta Oyuncak Boyama Atölyesi

12 yıldır Türkiye'de yaşayan 1927 Hollanda doğumlu olan Theo dede şimdi de İstanbul Oyuncak Müzesi'nde her Cumartesi-Pazar çocuklara tahta oyuncaklar yapmayı ve boyamayı öğretiyor. Hafta içi ise bir gözetmenimiz tarafından yapılacak olan atölye çalışmasına grup olarak katılmadan önce randevu almanız gerekmektedir. Birbirinden farklı, sevimli şekillerden oluşan tahta oyuncaklar çocuklardan ve büyüklerden ilgi görüyor. Çocuklar kendi oyuncaklarını yaparken hem yaratıcılıklarını geliştiriyor, hem de çok eğleniyorlar.

Telefon: (216) 359 45 50

Çocuklara ücretsiz tiyatro

Deposite Outlet Merkezi,her cumartesi saat 15.00-16.00 saatleri arasında çocuk oyunlarını ücretsiz sahneliyor.
Telefon: (212) 671 67 30

İstanbul'da Bir Sürrealist: Salvador Dali

Sergide çocuklar Dali’nin gizemli resimleriyle tanışıyor, saklanmış imgeleri arıyor, oyun oynamayı çok seven Dali’nin oyunlarıyla sıra dışı bir eğlenceye katılıyorlar.

Nesnelerden Sürreal Kolajlar, Yumuşak Portreler, Çılgın Tasarımlar, Dali’nin Cadaques’i Üzerinde Çocukların Cadaques’i, Sürreal Fotoğraflar, Bilmece Resimler, Yepyeni Hayvanlar gibi etkinliklerin yer aldığı programda çocuklar Dali’yi tanıyor, sürrealizmi öğreniyor ve kendileri de sürrealist eserler yaratmaya çalışıyorlar.

Sera Atölyede gerçekleşen 2 saatlik programın randevusu için SÖZ Danışmanlık’ı 09.00-18.00 saatleri arasında 0216 367 84 37 numaralı telefondan arayabilirsiniz.
Yaş Grubu: Sergi öncesi aktiviteler, rehberli sergi turu ve atölye çalışmasından oluşan programlara 4-5, 6-7, 8-9, 10-11, 12-14 ve 15-17 yaş aralıkları ile kayıt olunabiliyor.

En fazla 20 kişinin kabul edildiği, pazartesi hariç her gün gerçekleşecek ve ücretsiz olarak katılabileceğiniz bu programlar için randevu almanız gerekiyor. Telefon: (212) 277 22 00

Sakıp Sabancı Müzesi
Sarıyer

20 Eylül 2008 - 1 Şubat 2009 tarihleri arasında.

Sera Atölyede Hafta İçi (Pazartesi hariç)
1. seans 10.00 - 12.00
2. seans 13.00 - 15.00

Sera Atölyede Hafta Sonu
1. seans 11.00 - 13.00
2. seans 14.00 - 16.00

Çadır Atölyede Hafta içi (Pazartesi hariç)
1. seans 10.00 - 11.15
2. seans 11.30 - 12.45
3. seans 13.00 - 14.15

İlk çocuk tiyatrosu sahnesi açılıyor

İBB Şehir Tiyatroları'nın 2009'da hayata geçireceği en önemli projelerden biri olan bağımsız çocuk tiyatrosu sahnelerinin ilki, 15 Ocak'da Kağıthane Sadabad Sahnesi içinde "Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi" ismiyle açılıyor.

Tiyatromuzun büyük ustası Muhsin Ertuğrul'un hayalinin gerçekleşeceği ve Türkiye'nin ilk çocuk tiyatrosu sahnesi ünvanını taşıyacak olan Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu 15 Ocak'da "Büyüyünce Ne Olacaksın" oyunuyla perdelerini açıyor.Kullanım alanları 10 yaşında bir çocuğun ölçüleri esas alınarak hazırlanan bu sahne ile çocuk izleyiciler kendi boyutlarını zorlayan kullanım alanlarında oyun izlemekten kurtulmuş olacak.

Projenin devamında ise Gaziosmanpaşa Sahnesi'nin alt katındaki düğün salonu da "Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu Sahnesi"ne dönüştürülüyor. Ayrıca yeni yapılacak Beyoğlu Sahnesi'nde de 300 koltuk kapasiteli bir çocuk tiyatrosu sahnesi yer alacak.

Etkinlik Tarihleri

15 Ocak Perşembe, saat 10:30
15 Ocak Perşembe, saat 13:30
16 Ocak Cuma, saat 10:30
16 Ocak Cuma, saat 13:30
22 Ocak Perşembe, 10:30
22 Ocak Perşembe, 13:30
23 Ocak Cuma, saat 10:30
23 Ocak Cuma, saat 13:30
29 Ocak Perşembe, saat 10:30
29 Ocak Perşembe, saat 13:30
30 Ocak Cuma, saat 10:30
30 Ocak Cuma, saat 13:30

Yer: Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Sahnesi

Tel: 0212 321 73 95

HAYAT KURTARAN 10 OTOMOBİL TEKNOLOJİSİ

Otomobiliniz sizi nasıl koruyor


hurriyet.com.tr

Otomobiliniz sizi nasıl koruyor
Otomobillerde hayat kurtaran 10 teknolojiyi sizin için inceledik. İşte merak edilenler...

HAYAT KURTARAN 10 OTOMOBİL TEKNOLOJİSİ Foto Analiz

Trafik kazalarının her zaman yoğun olarak yaşandığı ülkemizde, bu nedenle yüzlerce insanımızı yok yere yitiriyoruz. Elbette trafik kazalarına yol açan birçok etken var. Bu nedenlerin başında bilinçsiz ve hız tutkularına yenik düşen sürücüler geliyor.

Ancak kazalar öldürücü olsa da, alınacak bazı önlemlerle kazalarda meydana gelebilecek ölümcül darbelere karşı sürücü ve yolcular kendilerini koruyabilir. Bu anlamda teknolojinin günden güne hızla gelişmesi ve her şeyde olduğu gibi araçların da artık daha yeni teknolojilerle donatılması neticesinde artık risk faktöründe bir düşüş gözlemlendiği söylenebilir.

Biz de hayat kurtaran 10 otomobil teknolojisini mercek altına aldık.

14 Ekim 2008 Salı

Burçlarin sifreleri

Gündelik hayatı ve kişiliği etkilediğine inanılar burçların gizli sırlarını biliyor musunuz?

Koc:
Şifre: Etkinlik, atılganlık, kendine aşırı güven ve acelecilik.

Boga:
Şifre : Varlıktan hoşlanma, değişmezlik, pratiklik,karalılık amaca bağlılık.

Ikizler:
Şifre : Konuşkanlık , yatkınlık, zeka

Yengeç:
Şifre : Koruyucu, duygusal, evcil, amaca bağlı, tuttuğunu koparan

Aslan:
Şifre : yaratıcılık , etkileyicilik, güçlülük, yetke, canlılık.

Başak:
Şifre : eleştiricilik iceleyicilik, hizmet, yargılama,düzenlilik

Terazi:
Şifre : uyumluluk, birliktelik, denge,sevgi

Akrep:
Şifre : tutkulu, gayretli,becerikli,ağzı-sıkı

Yay:
Şifre : özgürlük aşkı, geniş fikirlilik, coşku, araştırmacılık.

Oğlak:
Şifre : Hesapçılık, önlemcilik.

Kova:
Şifre : Bağımsız, insancıl

Balık:
Şifre: hayalci, duyarlı

Erkeklerin favori yalanları

Biricik sevgilimiz bizimle ilgilenmeyip de başka faaliyetlere yönelirse, biz kızların dünyası başına yıkılabilir. Hele ki bu faaliyet….

Onların bitmek tükenmek bilmeyen, bu tuhaf play-station oynama tutkularını bir türlü anlayamadık ve korkarım anlamamaya da devam edeceğiz. Güzelim güneşli havalarda erkek arkadaşılarıyla toplanıp saatlerce eve kapanmak suretiyle çevirdikleri turnuvalarda ne buldukları çok merak ediyorsun öyle değil mi?

Erkekler play-station oynamayı kız arkadaşlarıyla vakit geçirmeye tercih etmelerinin 5 nedeni nedir?

Naz yapmaz, ne zaman istesem çalışır.

Onunlayken ekstra para harcamak gerekmez.

Bu şekilde erkek arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirebilirim.

28 saat kesintisiz sürse de sıkılmak mümkün olmaz.

Aman yanlış anlamasın, her şeye rağmen kız arkadaşımı çok seviyorum.

Kadir Saygılı 20

Daha rahat

Daha kolay

Konuşmuyor

Daha eğlenceli

Sıkıntıları anında unutturuyor

Deniz Atasay, 25

Kız arkadaşının dırdırını çekmektense dört erkek evde toplanıp eğlenmeyi tercih edebilir.

Play-station’u istediğin zaman kapatabilirsin

Seni asla terk etmez

Tek ihtiyacı elektiriktir

Her ne kadar bu soruya cevap vermiş olsam da play station oynamayı asla kız arkadaşıma tercih etmem.

Bilge Kösebalaban

Erkek arkadaşlarımla vakit geçirmek istiyor olabilirim.

Kız arkadaşımla çok zaman geçirmiş olmaktan sıkılmış olabilirim

Erkek muhabbeti yapmak istiyorumdur

O an için eğlenceli gelmiş olabilir

Evde zaman geçirmek istiyor olabilirim

Tuna Yalçın, 23

Yormuyor

Canım isteyince kapatıyorum

Anlamsız konuşmuyor

Kapris yapmıyor

Makyajı bitsin diye beklemek zorunda değilim

Cem Koral, 26

Enerjinizi artırmak için 23 öneri

Enerjinizi zirvede tutmak ve gün boyunca bunu korumak için yiyeceklerinize dikkat etmeli ve birkaç saatinizi kendinize ayırmalısınız. İşte enerjinizi zivrvede tutmak için 23 öneri...

1 Cardiff Üniversitesi'deki araştırmaya göre her gün 40 gr. buğday mısır vb. lifleri almalısınız. Çünkü bu tür lifler enerjiyi arttırıyor ve stresi azaltıyor.

2 Sabahları duş alırken bir soğuk, bir sıcak duş alın. Önce ılık bir suyun altında durun. Ardından suyun sıcaklığıyla oynayın. Ancak başınızı suyun altına sokmamaya dikkat edin. 5 - 6 dakika bunu tekrarlarsanız, çıktığınızda kendinizi daha rahatlamış hissedeceksiniz.

3 Yapılan araştırmalara göre her dört kadından birinde demir seviyesinin düşük olduğu belirlenmiş. Bu da yorgunluk ve halsizlik yaratır. Bu yüzden daha fazla demir içeren yeşil sebze, kurutulmuş meyve ve tahıl gevreklerinden bolca tüketmelisiniz.

4 Daha bol balık, tavuk, peynir, fasulye ve yumurta yemelisiniz... Çünkü vücut için gerekli Omega 3 bu besinlerde bulunuyor. Balık tüketmek aynı zamanda vücudun seratonin salgılamasını sağlıyor. Bu hormon da beyindeki mutluluk merkezini aktif hale geçiriyor. /_newsimages/3121421.jpg

5 Günde 2 ya da 3 litre su içmelisiniz... Harvard Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre bu oranlarda su içmek dayanıklılığı arttırıyor, stresin azalmasına yardımcı oluyor. Ancak aklınızda bulunsun; fazlası da zararlı...

6 Dik durun. Kambur durmak kasların hızlı çalışarak, yorulmasına sebep olur. Nefes almanızı zorlaştırır. Dik konumdayken daha rahat nefes alınır, oksijen akciğerlere dolar ve böylece kanın daha rahat dolaşması sağlanır...

7 Yapılan araştırmalara göre en sevdiğiniz müzikleri dinlemek stresi hafifletiyor ve yorgunlukla daha rahat savaşmanızı sağlıyor. Bu yüzden hemen bir ipod edinin ve yürürken, çalışırken, iş yaparken müzik dinlemeyi ihmal etmeyin...

8 Dışarı çıkın. Sabah kalkınca yapacağınız ilk işiniz dışarı çıkmak olsun. Amerikalı bilimadamları doğal ışığın beyni harekete geçirdiğini ve seratonin salgılamasına yardımcı olduğunu söylüyor. Bu da mutluluğunuzu arttıracaktır.

9 Mutlaka gün içerisinde şekerleme yapın... Amerika'daki beyin sağlığı araştırmacılarına göre, 30 dakikalık kısa bir uyku bile insanların performansını olumlu yönde etkiliyor. Çalışırken kısa da olsa gözlerinizi kapatıp biraz dinlenin...

10 Vücudunuzun asit oranını dengelemeniz gerekir. Gereğinden fazla şekerli yiyecekler ve peynir aside sebep olur ve enerjiyi emer. Bu yüzden sebze ve meyve salatalarını bolca tüketin.

11 Doktorlar hayatınızdaki iyi şeyleri hatırlamanız için sizi mutlu eden şeyleri bir deftere yazmanızı öneriyor. Bunları okudukça, sizi neyin mutlu ettiğini daha iyi bulabilirsiniz...

12 Düzenli yemek yiyin. Yemekler arasındaki uzun aralıklar şekerin düşmesine, dolayısıyla enerjinizin azalmasına neden olur. Günde üç kez mutlaka yemek yiyin. Gün içerisinde muz, fındık, yoğurt yemek ideal...

13 Kaslarınızı hissederek enerji sağlayın. Mesela iki elinizi göğüs hizasında birleştirin ve birbirine doğru itin. Ardından başınızın üstüne kaldırın ve bunu 5-10 defa tekrarlayın.

14 Güne iyi bir kahvaltıyla başlayın. Süt, 150 gr. yoğurt, 1 muz, tereyağ, bal, fındık ve cevizi karıştırıp yiyebilirsiniz. Bu karışım güne zinde başlamak isteyenler için ideal bir karışım.

15 Nefes alıp vermenin önemini mutlaka kavrayın. Derin nefes alıp vermek, nefes yolunuzu açacak ve daha çok enerji almanızı sağlayacaktır. Her saat üç ya da dört kez derin nefes alıp verin...

16 Cep telefonunuzu kapatın... Bırakın günün birkaç saati kimse size ulaşamasın. Gerekli olduğunda iş ve aileniz için kullanın...

17 Düzenli olun. Dağınıklık sizi strese sokacaktır. Gereksiz yere panik yaparsanız, bu stresle işleriniz yolunda gitmeyecektir. Bu kaosu yaşayıp stresinizi arttırmayın...

18 Adımlarınızı arttırın. Daha fazla yürüyüş yapın, bol bol merdiven çıkın. Olabildiğince hareketli olmaya özen gösterirseniz, kanın hızlı hareket etmesini, kaslara ve organlara giden oksijenin artmasını sağlarsınız. Bu da sizi rahatlatacaktır.

19 Magnezyum almaya dikkat edin. Sebzelerde, fındıkta ve tahıllı ekmeklerde bulunan bu vitamin size zindelik kazandıracaktır.

20 Yiyeceklerdeki enerjinin hızlı emilimini sağlayan Co-enzimQ10, vücudun ürettiği antioksidandır. Bu enzimin oluşmasını sağlayan yiyecekler de brokoli, kahverengi şeker, kepekli ürünler, soya ve fındıktır.

21 Çok kafein ve alkol uykuyu engeller ve enerji veren B vitaminini emer. Haftada birkaç kez 1 ya da 2 kadeh şarabı geçmemeye, çay ve kahve tüketimini de en aza indirmeye özen gösterin.

22 Bilgisayarla çalışırken mutlaka aralar verin. Japon araştırmacılar, bilgisayar önünde çok oturan insanlarda endişeli olma halinin arttığını, gözlerde problem yaşandığını ve beden ağrılarının çoğaldığını söylüyor.

23 Ve son olarak beyinsel anlamda rahatlamak ve yenilenmek için kendinize 20 dakika ayırın ve şunları yapmaya çalışın...

Ilık, sessiz bir yerde oturun ya da uzanın. Üzerinizde rahat kıyafetleriniz olsun ve gözlerinizi kapatın. n Nefes alışverişinize odaklanın ve nefesinizin rahat olmasını sağlayın. n Kendinizi nehir kenarında, yeşil çimenlerin üzerinde düşünün. Güneş parlıyor, kuşlar cıvıldıyor ve siz suyun akışını duyuyorsunuz. n Suyun içinde ayağa kalkıyor, yüzünüzü güneşe dönüyorsunuz. Güneşin sizi enerjiyle doldurduğunu hissediyorsunuz. Derin bir nefes alıp, bu enerjinin içinize işlemesini sağlıyorsunuz. n Vücudunuzun ve düşüncelerinizin pozitife dönüştüğünü hissettiğinizde yavaşça gözlerinizi açıyorsunuz...


HÜRRİYET

10 pratik diyet yemeği

Lezzet Dergisi

10 pratik diyet yemeği Düşük kalorili bir diyetle kilo vermek mümkün. Ancak belli bölgelerde biriken yağları eritmek ve verilen kiloları geri almamak için salt diyet yapmak yeterli değil; işin sırrı daha çok kalori yakmanın püf noktalarını bilmekten geçiyor. İşte damak tadından ödün vermeyen yemekler ve daha çok kalori harcamak için yapmanız gerekenler.

PATATESLİ PATLICAN SANDVİÇ
215 kalori...Hazırlama süresi: 30 dakika...1 kişilik

Gerekli malzeme
2 kalın dilim
bostan patlıcanı
1 küçük patates
1 dal dereotu
2 dal semizotu
1 çorba kaşığı soya filizi
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
Tuz, karabiber

Hazırlanışı
Teflon tavayı yarım kaşık yağla yağlayıp patlıcan dilimlerini kızartın. Patatesi haşlayıp kabuklarını soyun ve çatalla ezerek püre haline getirin. Dereotunu yıkayıp dal dal ayırın. Semizotunu temizleyip yapraklarını ayırın. Dereotu, semizotu, kalan yağ, tuz ve karabiberi püreye ekleyip karıştırın. 1 patlıcan dilimini servis tabağına yerleştirin. Üzerine püreli karışım ve soya filizini ilave edip kalan dilimi kapatın. Sıcak veya ılık olarak servis yapın.

KABAK MÜCVER/_newsimages/3187118.jpg

185 kalori..Hazırlama süresi: 15 dakika..Pişirme süresi: 10 dakika...2 kişilik

Gerekli malzeme
2 kabak
2 dal dereotu
1 çorba kaşığı un (30 gr)
1 yumurta akı
1 tatlı kaşığı
rendelenmiş kaşarpeyniri
Kızartmak için sıvıyağ
Tuz, karabiber

Hazırlanışı
Kabakları temizleyip iri iri rendeleyip fazla suyunu sıkın. Yumurta akını ayrı bir kapta kar halinde çırpın. Dereotunu yıkayıp kıyın. Unu bir kaba alıp kaşarpeyniri, tuz ve karabiberle harmanlayın. Dereotu ve kabağı ekleyip karıştırın. Yumurta akını azar azar ilave ederek yedirin. Düzgün bir karışım elde edinceye kadar karıştırın. Kızartmak için sıvıyağı tavada kızdırıp kabaklı karışımdan kaşık kaşık alarak ilave edin. İki tarafı da kızarınca kâğıt havlu üzerine alıp fazla yağını çektirin. Sıcak olarak servis yapın.

EKMEKLİ YAZ SALATASI/_newsimages/3187110.jpg

275 kalori..Hazırlama süresi: 15 dakika.1 kişilik


Gerekli malzeme
2 dilim diyet ekmek
1 taze soğan
1 salatalık
1 domates
2 dal maydanoz
1 dal nane
Yarım demet roka
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı limon suyu
1 çay kaşığı sirke
Tuz, kekik, pulbiber

Hazırlanışı
Ekmeklerin iki tarafına fırça ile zeytinyağı sürüp fırında önlü arkalı kızartın. Domatesi ve salatalığı dilimleyin. Rokayı temizleyin. Soğan ve sarımsağı temizleyip ayrı ayrı kıyın. Ekmekleri servis tabağına yerleştirin. Üzerlerine kıyılmış sarımsağı serpiştirin. Roka, soğan ve salatalığı ilave edin. Üzerine domates dilimlerini dizip nane ve maydanoz yapraklarıyla süsleyin. Zeytinyağı, limon suyu, sirke, tuz, kekik ve pulbiberi karıştırıp salatanın üzerine gezdirerek dökün. Servis yapın.


KÖRÜLİ VE YOĞURTLU TAVUK/_newsimages/3187111.jpg

280 kalori...Hazırlama süresi: 15 dakika...Pişirme süresi: 20 dakika...2 kişilik

Gerekli malzeme

200 gr tavuk but
Yarım küçük kâse
light yoğurt
1 soğan
1 kahve fincanı sıcak su
2 dal maydanoz
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1'er tutam köri ve zencefil
Tuz

Hazırlanışı
Tavuk budunun derilerini temizleyin. Soğanı soyup kıyın. Maydanozu temizleyip kıyın. Yoğurdu krema kıvamında çırpın. Zeytinyağını tavada ısıtın. Köri ve zencefili ekleyip karıştırın. Soğan ve eti ilave edip sote edin. Suyu ekleyip kapağını kapatın ve kısık ateşte 15-20 dakika pişirin. Ocaktan alıp tavuğun üzerine yoğurdu sürün. 10 dakika kapağı kapalı olarak bekletip servis tabağına alın. Kıyılmış maydanozla süsleyip servis yapın.

Püf noktası
Tavuğu pişirirken derisini mutlaka alın. Derisi alınmamış 100 gr tavuğun kalorisi 171, derisi çıkarılmış tavuğunki ise 110'dur.


SUSAMLI VE HARDALLI ET

355 kalori..Hazırlama süresi: 20 dakika/_newsimages/3187108.jpg..Pişirme süresi: 15 dakika..1 kişilik

Gerekli malzeme
1 kuzu külbastı veya biftek
1 çorba kaşığı ufalanmış bayat ekmek içi
1 çay kaşığı hardal
1 tatlı kaşığı susam
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
Tuz, kekik, karabiber

Hazırlanışı
Ekmek içi, susam, tuz, kekik ve karabiberi bir kapta harmanlayın. Hardalı fırçayla etin iki tarafına sürüp ekmekli karışıma bulayın. Zeytinyağını tavada ısıtıp eti kızartın. Kâğıt havlu üzerine alıp fazla yağını çektirin. Sıcak veya ılık olarak servis yapın.


MAYONEZLİ CEVİZLİ SALATALIK/_newsimages/3187112.jpg

315 kalori...Hazırlama süresi: 15 dakika...1 kişilik

Gerekli malzeme
1 salatalık
2 çorba kaşığı mayonez
4 yarım ceviz içi
4 nane yaprağı
2 damla worcester sosu
Tuz

Hazırlanışı
Salatalığı soyup uzunlamasına ortadan ikiye kesin. Uç kısımlardan 2 cm bırakıp iç kısmını kaşıkla oyarak çıkarın ve doğrayın.Mayonez, doğranmış salatalık ve worcester sosunu bir kapta karıştırıp salatalık kayıklarına paylaştırın. Yarım çeviz ve nane yapraklarıyla süsleyip servis yapın.

FIRINDA FASULYE GRATEN/_newsimages/3187113.jpg

220 kalori..Hazırlama süresi: 20 dakika..Pişirme süresi: 10 dakika..2 kişilik

Gerekli malzeme
:
300 gr taze fasulye
1 su bardağı rendelenmiş kaşarpeyniri (100 gr)
50 gr dilpeyniri
2 diş sarımsak
1 çorba kaşığı tereyağı (30 gr)
Tuz, kırmızı pulbiber

Hazırlanışı
Fasulyeyi temizleyin. Tuzlu suda 10 dakika haşlayıp süzün. Sarımsakları soyup kıyın. Bir tencerede tereyağını eritin. Sarımsak ve fasulyeyi ilave edip orta ateşte 2-3 dakika soteleyin. Fasulyeyi fırın kabına alın. Üzerine dil peyniri ve kaşarpeynirini ilave edip pulbiber serpin. Önceden ısıtılmış 200 dereceye ayarlı fırında peynir eriyinceye kadar pişirin. Sıcak olarak servis yapın.


MEYVELİ TRAMİSU/_newsimages/3187109.jpg

280 kalori..Hazırlama süresi: 20 dakika..2 kişilik

Gerekli malzeme:
125 gr light labne peyniri
125 gr light yoğurt
1 çorba kaşığı bal
150 gr frambuaz
1 şeftali
Yarım su bardağı
maden suyu
4 kedidili bisküvi

Hazırlanışı
Frambuazları yıkayıp blendere alın. Yarım su bardağı maden suyunu ekleyip püre halinde ezin. Şeftaliyi ince ince dilimleyin ve teflon tavada 1 kaşık su ile hafif pişirin. Peynir, bal ve yoğurdu frambuazlı karışıma ilave edip çırpın. Bisküvileri iri iri ufalayıp 2 servis kâsesine paylaştırın. Üzerine hazırladığınız frambuazlı karışımı ilave edin. Nane yaprakları ve şeftali dilimleriyle süsleyip buzdolabında katılaşıncaya kadar bekletin. Servis yapın.

Daha hafif bir tatlı için
100 gr kavunun kalori miktarı 30, aynı miktar karpuzunki ise 10 kaloridir. Bu durumda sırf karpuz
ve karpuzlu dondurma kullanarak bu tatlıyı hazırlayabilirsiniz.

KİRAZLI VE ŞEFTALİLİ KEK/_newsimages/3187125.jpg

180 kalori..Hazırlama süresi: 15 dakika..Pişirme süresi: 20 dakika..4 kişilik

Gerekli malzeme:
2 yumurta o 4 çorba kaşığı un (65 gr)
3 çorba kaşığı patates nişastası
3 çorba kaşığı soğuk su
Yarım paket kabartma tozu
1 limonun rendelenmiş kabuğu
4 çorba kaşığı light reçel
3 şeftali o 10 kiraz

Hazırlanışı
Yumurtaların sarılarını aklarından ayırın. Sarıları 3 kaşık soğuk suyla çırpın. Un, nişasta, kabartma tozu ve rendelenmiş limon kabuğunu ilave edip düzgün bir karışım elde edinceye kadar karıştırın. Yumurta aklarını ayrı bir kapta kar halinde çırpıp karışıma azar azar yedirerek ilave edin. 24 cm çapındaki bir fırın kalıbını alüminyum folyoyla kaplayıp karışımı dökün. Önceden ısıtılmış 200 dereceye ayarlı fırında 20-25 dakika pişirin. Kalıptan çıkarıp soğumaya bırakın.

Kekin ortasını daire şeklinde bir kalıp veya bardak ağzıyla kesin. Kenar kısmından yaprak şeklinde ve eşit büyüklükte oval parçalar kesin. Kek parçalarının üzerine reçel sürün. Yuvarlak keki servis tabağının ortasına, diğerlerini etrafına çiçek şeklinde yerleştirin. Orta kısma doğranmış kirazları yerleştirin. Yaprak motifli keklerin üzerine şeftali dilimlerini dizin ve servis yapın.


RENKLİ KUPA/_newsimages/3187117.jpg

250 kalori..Hazırlama süresi: 15 dakika..2 kişilik

Gerekli malzeme:
200 gr kavun
100 gr karpuz
125 gr kavun dondurması
1 çorba kaşığı jülyen doğranmış limon kabuğu

Hazırlanışı
Kavun ve karpuzdan top kaşıkla parçalar çıkarıp bir kâseye alın. Kâseyi buzdolabında 20 dakika bekletin. Dondurmayı 2 servis kâsesine paylaştırıp karpuz, kavun topları ve limon kabuğu ile süsleyip servis yapın.


HÜRRİYET

Diyetle ilgili en çok sorulan sorular

Diyet yaparken karşılaştığımız sorunlardan biri de, neyi ne kadar yiyeceğimiz. Günlük almamız gereken kalori ve yağ miktarından, karnımız açlıktan kazındığında ne yiyeceğimize ya da kalsiyum ihtiyacımızı mutlaka sütten mi alacağımıza kadar pek çok soru aklımızı kurcalar.

İşte, diyetle ilgili en çok sorulan sorular ve diyetisyenlerin verdikleri yanıtlar:

1- Yumurta kolesterol açısından kötü mü?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, yumurta tüketiminde ölçülü olduğunuz sürece hayır. Yumurta, vücudunuz için gerekli olan protein, K vitamini, riboflavin ve selenyumu sağlamak için mükemmel bir kaynak. Yapılan araştırmalar, yumurta sarısının 213 mg kolestrol içeriyor olmasına karşın, haftada 2 adet yumurta yemenin kandaki kolesterol düzeyi üzerinde hiçbir olumsuz etkide bulunmadığını gösteriyor.

2- Günde kaç kalori almalıyım?: Öncelikle, dengeli bir beslenme programı uygulayarak vücudunuzdaki her yarım kilo için 10 kalori almalısınız. Buna, günlük aktivite durumunuza göre, 400-700 kalori daha eklemelisiniz. Sözgelimi 65 kiloda aktif bir kadının günlük alması gerekli kalori miktarı 2000 civarındadır ve bu kişinin, haftada bir kilo vermek istediğinde, günlük kalori miktarından 500 kalori daha az beslenmesi yeterlidir. Eğer siz daha kalıcı çözümler istiyorsanız, diyetiniz boyunca günlük kalori miktarından 250 kalori indirin ve 250 kaloriyi yaktıracak kadar da egzersiz yapın.

3- Kilo vermek isterken günlük almam gereken ortalama yağ miktarı ne kadardır?: Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, günlük aldığınız kalori miktarının yüzde 15'i, diyet yapıyor olun veya olmayın her iki halde de yağlardan sağlanıyor. Bu miktar; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterli. Sözgelimi, bin 500 kalorilik bir diyet yapıyorsanız alabileceğiniz yağ miktarı 50 gramla sınırlı.

4- Karbonhidrat niçin egzersiz için de büyük önem taşır?: Vücudumuzda glikojen olarak depolanan karbonhidratlar, kas gücünü arttırmada son derece önemli rol oynar. Ayrıca, aşırı olmamak kaydıyla vücudumuzda depoladığımız yağlar da aynı etkiyi gösterir. Kas gelişiminde önemli rol oynayan glikojeni vücudunuza tedarik edebilmek için, egzersiz çalışmalarınız sonrası karbonhidrat içeren yiyeceklerden yemelisiniz. Mesela 90 dakikalık bir egzersiz sonrası, fırınlanmış patates, bir porsiyon meyve veya kepekli krakerler iyi birer seçim.

5- Kahvede bulunan kafein kemiklerimi zayıflatır mı?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, hayır. Çok aşırı miktarda kahve içmiyorsanız böyle bir durum söz konusu değil. Gene de kafeinin kemikleriniz üzerindeki zararlı etkilerinden endişe duyuyorsanız, kahvenizi sütle içmeyi deneyin.

6- Yüksek tansiyon problemim yoksa tuza dikkat emmeme gerek var mı?: Tuz, şeker ve un, üç zararlı beyaz. Bu nedenle, kullanacağınız tuz hep az olmalı.

7- Besleyici değerleri bakımından vücudum için en yararlı 5 sebze hangisi?: İster koyu yeşil olsun isterse kırmızı, isterse portakal rengi veya sarı, bütün sebzeler harika birer besleyici ve vücudumuzu hastalıklara karşı dirençli hale getiriyorlar. Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, herbirinin ayrı yararları olmakla birlikte, düzenli olarak alındıklarında vücudumuz için en yararlı sebzeler şunlar:

Ispanak, iyi bir folik asit kaynağı, kansere karşı koruyucu etkisi var, A vitamini ve kalsiyum içeriyor; havuç, mükemmel bir A vitamini kaynağı; tatlı patates, A ve C vitaminleri içeriyor; brokoli, A ve C vitaminleri ile folik asit içeriyor; sarımsak, kansere karşı etkili pitokimyasallar içeriyor.

8- Hangi yiyecekler kolestrolü düşürür?: Lif bakımından zengin sebzeler, sözgelimi yulaf, fasulye ve soyalı besinler, kolesterolü düşürüyor. Bunlar, kandaki kolesterol miktarını dengeleyici özelliğe sahip bulunuyor. Kolesterolünüz yüksekse, özellikle az yağ içeren bir diyet yapmalısınız. Aldığınız yağ miktarını azaltmak için meyve ve sebze ağırlıklı öğünler yemelisiniz ve kırmızı eti azaltmalısınız. Ayrıca süt ve süt ürünlerinden de yağsız olanları tercih etmelisiniz.

9- Günde 8 bardak su içmek neden önemli?: Vücudumuzda oluşan en temel kimyasal reaksiyonların tümü suya gereksinim duyar. Su; sindirimde, metabolizmanın düzenlenmesinde, vücut ısısının ayarlanmasında, kan basıncında ve fitness performansında direkt etkilidir.

10- Karnım açlıktan kazındığında bunu nasıl giderebilirim?: Bunu tamamen geçiremezsiniz; fakat kendinize en zararsız biçimde üstesinden gelebilirsiniz. Bunun için, diyetisyenlerin belirledikleri stratejilerden birini deneyebilirsiniz. Dilediğiniz yiyecekten ufak miktarlarda yiyerek açlığınızı gidermeye çalışın. Canınızın çektiği yiyeceklerin benzer diyet versiyonlarından deneyin. Hala açlığınızın önüne geçemediyseniz, arkadaşlarınızla birlikte olmayı ve açlığınızı aktivitelerle unutmayı deneyin.

11- Şeker şişmanlatır mı?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, teknik olarak yağ içermediğinden, hayır. Şeker, saf karbonhidrattan oluşur ve biz bu ihtiyacımızı aynı şekilde ekmekten, meyvelerden de karşılayabiliriz. Ama tabii ki şeker kalori içerir. Bazı şekerli yiyecekler, sözgelimi kurabiyeler ve krakerler, aynı zamanda yağ da içerir. O halde, çok fazla şekerli gıda tüketimi kısa sürede yağ birikimleri olarak vücudumuzda yerini alacaktır.

12- En sağlıklı yağ hangisi?: Zeytinyağı kesinlikle en sağlıklı olanı. Zira, doymuş yağ oranı düşe aynı etkiyi gösterir. Kas geük, doymamış yağ oranı yüksek rafine bir yağ. Göğüs kanseri riskini azalıyor ve kolesterol üzerinde kötü etkileri bulunmuyor. Margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar damar tıkanıklığına sebep olur ve böylece yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini arttırır. Hidrojene bitkisel yağ gibi kimyasal reaksiyonlardan geçirilmiş yağlar da kolesterol üzerinde kötü etkilerde bulunur. Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, yumuşak doymamış margarinler diyet yaparken en uygun seçim. Eğer tereyağı konusunda ısrarcıysanız, light çeşitlerini zeytinyağı ile birlikte kullanmanızda fayda var.

13- Metabolizmayı özellikle güçlendiren yiyecekler var mı?: Diyetisyenlerin bu soruya yanıtı, hayır. Söylenildiğinin aksine, balarısı polenleri ve greyfurt da böyle bir etkide bulunmuyor. Bazı baharatlı yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırdığı doğru olsa da, bunun vücut üzerindeki etkileri oldukça zayıf. Eğer metabolizmanızı güçlendirmek istiyorsanız, ağırlık kaldırma egzersizleri sizin için çok yararlı olacaktır. Kaslarınızı zorlayarak kaldırdığınız her yarım kilo için günde 35 kalori yakabilirsiniz.

14- Çok az yağ yemek mümkün mü?: Tıpkı bir araba gibi, vücudumuz da hareket etmek için yağa gereksinim duyar. Özel olarak yağ asitleri, hücre onarımında ve yenilemelerinde de iş görür. Et, balık, fındık gibi besinlerden aldığımız yağlar, aynı zamanda hormonları düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici etkilere sahip. Her ne kadar çoğu uzman günlük kalori miktarının yüzde 15'inin yağdan karşılanması gerektiği görüşünde birleşse de, yapılan son araştırmalar, yüzde 10'un da yeterli olduğunu gösteriyor.

15- Acıktığım zaman neden çekilmez bir insan oluyorum?: Kötü gününüzde olsanız dahi, dayanılmaz olmanızın sebebi, fizyolojik olarak açlığınızdan ileri geliyor olabilir. Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, vücuttaki kan şekeri düştüğünde, otomatik olarak kanınızdaki adrenalin ve daha birkaç hormonun işlevi de azalır ve bunun sonucu sinirlilik, kan basıncınızın artışıyla doğru orantılı olarak gerginlik görülebilir. Eğer sık aralıklarla azar azar yemek yemeye vakit ayıramıyorsanız, yanınızda bir meyve veya atıştıracak krakerler taşımanızda yarar var.

16- Hiçbir şey yemeyerek zayıflamak tehlikeli mi?: Bu tarz girişimler son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Vücudunuz iki günden fazla aç kaldığında, karbonhidrat ve protein gibi en temel ihtiyaçlarını kaslardan karşılamaya kalkacaktır. Ayrıca büyük su kaybına da rastlanır. Bunun sonucu olarak da baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı gibi olumsuz belirtiler görülebilir. Aç kalınan süre arttıkça, oluşması muhtemel tehlikeler de daha ciddi boyutlar kazanacaktır.

17- Baharatlı yiyecekler ülser yapar mı?: Yapılan araştırmalar, peptik ülserin gerçek sebebinin mideye yerleşen bir bakteri olduğunu gösteriyor. Günümüzde ülser tedavisinde diyet yanında bu bakteriyi etkisiz hale getiren ilaçlar da kullanılıyor.

18- Izgaranın kansere yol açtığı doğru mu?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, direkt olarak hayır; ama kanser riskini arttırdığı doğru. Biftek, tavuk gibi et yağları kömür üzerine düştüğünde çıkan dumanın kanserojen etkileri olduğu biliniyor. Yapılan çalışmalar, mangaldan önce etleri marine etmenin bu tehlikeyi azalttığını gösteriyor. Diğer bir sağlıklı yöntem de etleri önce mikro dalgada pişirip en son mangalda çevirerek servise sunmak.

19- Gece yatmadan önce bir şeyler atıştırmak zararlı mı?: Gece yarısı yediklerinizi sindirmeniz iyice zorlaşır. Hele bir de yedikleriniz abur cubursa. Diyetisyenler, yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istiyorsanız meyve veya bir kase yoğurt yemenizi ya da bir bardak süt içmenizi öneriyor.

KAYNAK

Diyetinizi sabote edecek 15 neden

Dostunuzu düşmanınızı tanıyın


SEDA MAGAZİN DERGİSİ

Dostunuzu düşmanınızı tanıyın Her pazartesi başladığınız diyetlerin bir türlü sonu gelmiyorsa ya da yılın yarısını aç gezdiğiniz halde etrafta dolaşan incecik kadınlara kıskanç gözlerle bakmaya devam ediyorsanız bu işin içinde sadece yanlışlık değil aynı zamanda diyetinizi sabote edici etkenler var demektir.

Hayatınızın yarısı çikolatalara imrenerek bakmakla mı geçti ya da her tatlı yediğiniz bir gün için üç gün pişmanlık duyduğunuz halde yine de değil bir kilo bir gram bile vermiyorsanız bu duruma bir son vermenin vakti geldi demektir. Diyetlerinizin işe yaramadığını düşünerek beslenme düzeninizi değiştirmeden önce derinlemesine bir araştırma yapmalı yanlışın nerede olduğunu öğrenmelisiniz.

Diyetinizi sabote edecek 15 neden

1. Hızlı yemek
Hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yavaş yemelisiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

2. Teknoloji
Diyetlerinizin bir işe yaramamasının en büyük etkenlerinden biri hareketsiz yaşamdır. Eskiden bir arkadaşınızla görüşmek için belki de 10 ya da 15 dakika yürürken şimdi sadece mailleşerek görüşmüş kadar oluyor ya da internet üzerinden sohbet edebiliyorsunuz. Böyle olunca da hareket yerine oturmayı seçiyorsunuz.

3. Tatlandırıcılar
Kilo almamak için sürekli şeker yerine tatlandırıcı kullanıyor olabilirsiniz. Fakat yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcıların alınan doğal kalori alımı konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

4. Sebzeler
Sebzelerinizi ve salata malzemelerinizi iyi yıkadığınızdan emin olmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmelisiniz. Hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalısınız.

5. Yağ oranı düşük yiyecekler
Yağ oranı yüksek ve düşük yiyecekler arasında aslında sanıldığı kadar çok fark yoktur. Yoğurt, süt ya da peynirde bu oran önemliyken yağ oranı düşük bir kek yemekle yağ oranı yüksek olanı yemek arasında hiçbir fark yoktur.

6. Stres
Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi de budur.

7. Öğün atlamak/_newsimages/3534960.gif
Her yemek yediğinizde metabolik hızınız iki saat içinde yüzde 20 - 30 artar fakat öğünleri atlarsanız metabolizmanız yavaşlar. Özellikle de kahvaltı yapmamak en büyük problemdir ve gece boyunca yüzde 5 yavaşlayan metabolik hızınız bir daha yemek yiyene kadar aynı hızda kalır.

8. Meyve suları
Früktoz seviyesi yüksek olan meyve suları iştahınızı açar. Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.

9. Toksinler
Karaciğer vücudun yağ yakan organıdır ve eğer alkol gibi toksinlerle doluysa yakma işlemi için daha yoğun çalışarak çok enerji harcar ve yorulur. Bu nedenle içki içerken yağ ya da şekeri çok fazla tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

10. Salata
Diyet yaptığınız için salata yemeyi tercih edebilirsiniz fakat salatayı dışarıda yiyecekseniz soslu bir salata yememelisiniz. Çünkü özel soslarla yapılan bu salataların kalori bakımında bir hamburgerden çok da farkı yoktur.

11. Doğumgününüz
Kış mevsiminde doğduysanız baştan kaybetmiş olma ihtimaliniz yüksek çünkü yapılan araştırmalar kış bebeklerinin obeziteye daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise daha yavaş çalışan bir metabolizmaya sahip olmaları.

12. Doğum kontrol
Kadınların en büyük sorunlarından biri de doğum kontrol yöntemleri nedeniyle alınan kilolardır. Özellikle doğum kontrol hapları bazı kadınlarda iştah açarlar.

13. Uyku düzeni
Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

14. Evlilik
Yeni evli çiftler hep evlendikten sonra kilo aldıklarından şikâyet ederler. Bunun nedeni ise birlikte bir yaşam paylaşma sonucu herşeyi aynı anda yapma isteğidir. Fakat sözkonusu yemek olunca bu yanlıştır eşinizle aynı miktarda ya da aynı şeyleri yemeden de mutlu bir evliliğe sahip olabilirsiniz.

15. Tiroid sorunu
Sürekli yorgun hissediyorsanız, kilo almaya başladıysanız ve sürekli üşüyorsanız tiroidiniz tembelleşmiş olabilir. Bu da metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur. Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz.

25 adımda yağları atın!

Kilo verme işini gözünüzde büyütmeyin. Kolayca uygulayabileceğiniz bu yöntemlerle zayıflayabilirsiniz.

Kilo vermeye başlamak için ihtiyacınız olan tek şey 1 dakika! İşte aldığınız kalorileri azaltmak ve daha çok yağ yakabilmek için tam 25 tane öneri. Üstelik de uygulanmaları çok kolay. Yapmanız gerekense, bu önerileri günlük hayata geçirmek. Eğer hali hazırda diyet yapıyorsanız, bunları uygulayarak kilo vermenizi hızlandırabilirsiniz.

1. Karıştırın

Sevdiğiniz meyve suyunu maden suyuyla karıştırın. Bunu yaparken, normalde içtiğiniz meyve suyunun yarısını kullanacağınız için, aldığınız kaloriyi önemli miktarda azaltmış olursunuz. Hele de meyve sularının bolca tüketildiği şu sıcak yaz günlerinde.

2. Telsiz telefon kullanın

En yakın arkadaşınıza günün sıcak dedikodularını verirken, aynı zamanda da kalori yakmaya ne dersiniz? Çamaşırları yıkayın (68 kalori), masayı hazırlayın (85 kalori), ya da çiçekleri sulayın (102 kalori). (Bu değerler, 68 kiloluk bir kişi ve yarım saat üzerinden geçerlidir.)

3. Çiklet çiğneyin

Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalara göre, tüm gün şekersiz (tatlandırıcılı/damla sakızlı) çiklet çiğnemek metabolizma hızınızı yüzde 20 oranında artırıyormuş. Biz araştırmacıların yalancısıyız!

4. Abur cuburların karşılığını nakit ödeyin

Ne zaman biri size abur cubur, ya da yememeniz gereken bir şey önerdiğinde kabul ederseniz, kenara bir 500 yüz bin lira koyup, bunu çocuğunuza, kardeşinize, ya da dilencilere verin. Paracıklar cebinizden eksilmeye başladığında, hayır demeyi de öğreneceksiniz.

5. Ambalaja dikkat edin

Ambalaj üzerlerini iyice okuyun. Çünkü kalori değerleri genellikle 100 gram üzerinden bildirilir. Oysa yediğiniz şey, 100 gramdan fazlaysa çok daha fazla kalori alıyorsunuz demektir.

6. Yürüyüşe çıkmadan önce yeşil çay için

Kafein yağ asitlerinin açığa çıkmasını sağlar. Böylece daha kolay yağ yakarsınız. Ayrıca yeşil çayda bulunan polifenoller (antioksidan bileşikler), kafeinle birleşerek yakılan kalori miktarını artırırlar. Ancak eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bu öneriyi dikkate almayınız.

7. Yemeğinizi evden getirin

Dışarıda yemek genellikle daha çok kalori almanıza neden olur. Dışarıda bulmanın zor olduğu şeyleri evde hazırlayıp yanınızda getirebilirsiniz.

8. İlla da salata sosu istiyorsanız…

O zaman bu tarife göre kendi salata sosunuzu yapın. Çünkü bu sosta bulunan yağ miktarı 1.5 gr ve içerdiği kalori de sadece 20'dir.

• 1 çay kaşığı balsamik sirke
• Çeyrek çay kaşığı zeytinyağı
• 3/4 çay kaşığı dijon hardalı
• Çeyrek çay kaşığı yaban turbu

9. Kan testi yaptırın

Yaklaşık 12 kadından birinin tiroid bezleri yeterince iyi çalışmıyor ve bu da metabolizmayı yavaşlatan etkenlerden.

10. Suyu tercih edin

Meşrubat tercihinizi sudan yana kullanın. Yanınızda şişe bulundurmak faydalı olabilir.

11. Tat alma duyunuzu yanıltın

Öksürük için olan mentollü drajelerden bir taneyi ağzınızda eritmek, canınız bir şey çektiğinde, bu duyguyu köreltebilir.

12. Baharatları kullanın

Örneğin yediklerinize acı eklemek, daha uzun bir zamanda acıkmanıza yardımcı olabilir.

13. İçtiniz mi beyaz için

Su gibi, az yağlı sütün de doyurucu etkisi vardır. Üstelik kalsiyum açısından da zengindir ve tok tutar.

14. Salata malzemelerini doğramayın, dilimleyin

Salatanız, sadece yeşilliklerden oluşmak zorunda değil. Havuç, kereviz, kabak ve diğer sebzeler de kullanılabilir. Ama bunları ince ince doğramak yerine, büyük parçalar halinde kesin. Hem yemesi daha uzun sürer, hem de daha çok çiğnersiniz. Bu da daha çabuk doymanızı ve ana yemekten daha az yemenizi sağlar.

15. Bir dostunuzu arayın

Yalnız hissediyorsanız, kendinizi yemeğe vurmak yerine telefonu elinize almayı tercih edin.

16. Yediklerinizi yazın

Bu, neyi ne kadar yediğinizi bildiğiniz için, kendinizi kontrol etmenize yardımcı olur.

17. Uzaktan kumandayı emekliye ayırın

Uzaktan kumanda gibi aletler işinizi kolaylaştırmakla beraber, sizleri hareketsizleştirir.

18. Sprey yağları tercih edin

Böylece normalde kullandığınızdan çok daha az yağ kullandığınızı fark edeceksiniz.

19. Alırken küçüğünü tercih edin

Örneğin çikolata mı satın aldınız, bir bar yerine, bir paket almak demek, yüzde 44 daha fazla yemeniz demek. Riske girmeye gerek yok, küçüğünü alın, kaloriyi azaltın.

20. Yemeği pişirmeden önce ölçün

Makarna, pilav gibi besinleri yerken, miktarı kaçırıp daha çok yiyebilirsiniz. Oysa baştan yemeniz gereken kadarını ölçüp pişirirseniz, bu sorun ortadan kalkmış olur. Şöyle söyleyelim, 4 kaşık makarna ya da pilav, 1 dilim ekmeğe eşittir.

21. Aynasız yemek olmaz

Yemek yerken kendinize aynada bakmak, yüzde 22-32 daha az yemenizi sağlar.

22. Kutuyu açmadan önce bekleyin

Dondurma kutusunu açmadan önce, 10 mekikle, 10 şınav çekin. Bu hem atıştırma arzunuzu öldürebilir, hem de vücudunuzla sizi tekrar iletişime sokarak, amaçlarınızı size hatırlatabilir.

23. Çorbanız koyusundan olsun

İçinde büyük sebze parçaları olan çorba içen kişilere bakılacak olursa, hem daha çabuk doyuluyormuş, hem de yüzde 20 daha az yeniliyormuş.

24. Balık yemeyi ihmal etmeyin

Balık, son derece sağlıklı bir yağ tipi olan omega-3 yağ asitlerini içerir. Omega-3 açısından zengin balıklar, tonbalığı, uskumru, somon ve morina balığıdır. Diyet yapan kişilere bakılacak olursa, her gün balık tüketenler, diyetlerinde balık olmayanlara oranla yüzde 20 daha fazla kilo kaybetmişler.

25. Biraz da ilhama ihtiyacınız var

Bazen ihtiyacınız olan motivasyonu gene ancak kendiniz sağlayabilirsiniz. Bu nedenle hazırlıklı olun ve buzdolabı, mutfak kapısı, bisküvilerin durduğu dolap, ya da bilgisayar gibi yerlere sizi motive edecek yazılar yapıştırın. Örneğin: "Bir gofrete yenilmeyeceksin değil mi? Ne de olsa uzun bir yol katettin ve çok başarılı oldun."


KAYNAK

Sağlıklı kilo vermenin tüyoları

Füsun Saka fusunsaka@gmail.com

Sağlıklı kilo vermenin tüyoları Hospitalium Haznedar Hastanesi Diyetisyeni Fatma Koçak yiyerek nasıl zayıflanabileceğine ilişkin ipuçları verdi. Koçak'ın önerilerini herkes rahatlıkla uygulayabilir…

Sağlıklı bir şekilde kilo nasıl verilir?

Günü 6 parçaya bölerek, vücudun ihtiyaç duyduğu kadar besin tüketilmeli, küçük ve masum görünen fakat yağ ve şeker içeriği yüksek; yükte hafif pahada ağır ikramları geri çevirin.

Vücudun yağ ve kas dengesini sağlamada doğru beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite de önemlidir. Beraberinde bir egzersiz programına başlamak ve mümkünse bunu hayat boyu bir alışkanlık haline getirmek gerekmektedir. Bu mümkün değil ise, gün boyu hareket halinde olunmalıdır. Gün içerisinde hareketliliği sağlayacak kısa yürüyüşler, merdiven çıkma gibi fırsatları değerlendirin.

Örneğin masanızda sürekli su bulundurmaktansa, arada bir kalkıp mutfağa gidin ve su için. Dikkat edin; eğer bunu yapmaya bile üşeniyor ve başkalarından rica ediyorsanız; hareketsizliğe alışkın olabilirsiniz.

Yiyerek nasıl zayıflanır?

Kişiden kişiye ve yenilen besinlerin içeriğine göre değişmesine rağmen yemek yedikten 3-4 saat sonra kan şekeri düşer ve karnımız acıkır, bir şeyler yeme isteği duyulur. Biz diyetisyenlerin "az miktarda ve sık sık yemek yiyin" önerimizin temelinde bu yatar. Çünkü iş yoğunluğu veya başka meşguliyetler sebebiyle 6-7 saate varan açlıklar sonucunda dayanılmaz bir açlık duygusu ve hızlı yemek yeme bir araya gelir.

Kısa bir süre içinde, o an için vücudun ihtiyacından çok daha fazla besin tüketilir. Metabolik faaliyetler sonucunda alınan kalorinin bir kısmı kullanılır. Ancak fazlası elbette ki, depolanır. Bu durum sık sık tekrarlanırsa, kilo alma kaçınılmazdır. Bu nedenle 2-3
saatte bir besin tüketmek günlük besin alımının frenlenmesine yardımcı olur.

Diyetlerde su tüketimi artırılır bunun nedeni nedir?

Su, yetişkinlerde vücudun toplamda yüzde 55-60'ını oluşturur. Hayati sıvı denilen kanın yüzde 90' ı, kasların yüzde 75' i, kemiklerin yüzde 25' i ve hatta yağlarınenerji için depolandığı dokunun dahi yüzde10 ila 30' u sudan oluşmaktadır. Bu nedenle vücudun ihtiyacı olan besin ve besin öğelerini alırken, yeterli miktarda suyun da alınması gerekir. Kilo verme esnasında metabolik artıkların uzaklaştırılması için, kilo alma esnasında da hücre yapımı için yeterli miktarda su alınması şarttır.

Kısa sürede kilo vermenin zararları nelerdir?

Yapılan araştırmalar, kısa sürede kilo vermek için günlük alınan kalorinin aşırı derecede kısılması sonucunda, yağ kaybının yanı sıra kas kaybının da fazla olduğunu göstermektedir. Vücudun iskelet kasları dışında kalbin de yapısı kastır. Dolayısıyla tüm bu dokuların kas kitlelerinde azalmalar olmaktadır.

Uzun vadede ise, iç organların zarar görmesi mümkündür. Kaldı ki, hayat boyu kalorisi çok fazla kısıtlanmış bir diyete uyulması imkansızdır. Kilo verdikten sonra düşük kalorili diyetler bırakılır ve sofralar tabir yerindeyse donatılır. Egzersizler azaltılır. Verilen kilolar da aynen ve bazen daha fazlasıyla geri alınır. Geriye gözle görülmeyen ve uzun vadede anlaşılacak tahribatlar
kalır.

GEBELİK SORUNLARI VE BESLENME

Yaşasın Hayat Kliniği


Gebelik döneminde ortaya çıkan bazı sağlık sorunlarında beslenme planını yeniden gözden geçirmek, bazı değişiklikler yapmak gerekiyor. İşte bunlardan en önemlileri:

SABAH BULANTILARI NASIL ÖNLENECEK?

" Fazla baharat ve bulantıya sebep olabilecek ağır ve aşırı kokulu besinlerden uzak durun.
" Kolay, sindirilen, kolay hazmedilen besinleri tercih edin.
" Aşırı yağlı besinlerden uzaklaşın.
" Yemeklerinizi oturarak, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketin.
" Yatmadan önce hafif ve yağsız bir ara öğün alın.
" Küçük porsiyonlar halinde beslenmeye çalışın.
" Sabah uyanınca kızarmış ekmek, tahıl gevrekleri, kraker gibi nişastalı yiyecekler tüketin.
" Bulantı olduğunu düşündüğünüz yiyeceklerden uzak duran.
" Bu sorunun genellikle gebeliğin ilk 3 ayında oluştuğunu ve bir süre sonra hafifleyeceğini unutmayın.

SORUNUNUZ KABIZLIKSA

Kabızlık anne adaylarının en çok rahatsız oldukları problemlerdendir. Gebelik döneminde salgılanan değişik hormonlar bağırsak hareketlerinde yavaşlamaya yol açmaktadır. Kabızlık ve bununla ilişkili hemoroit sorununun anne adaylarının canını sıkması bundandır. Kabızlık sorununu hafifletmek için:

" Daha fazla su-sıvı tüketin.
" Yürüyün
" Fiziksel aktivitenizi yükseltin
" Bağırsak çalışmasını hızlandıran besinlerden -kuru kayısı, kuru erik, incir- gibi besinlerden istifade edin.
" Posa zengini sebze ve meyveleri, bakliyat ve tahılları ihmal etmeyin.

MİDE EKŞİMESİNİ NASIL AZALTMALISINIZ?

Eğer hamilelik süreciniz mide yanma, ekşime ve kazınmalarıyla tatsız bir hale gelmişse:

" Daha sık aralıklarla beslenmeye, küçük porsiyonlar halinde besinler tüketmeye çalışın.
" Yağlı, kremalı, soslu besinlerden uzaklaşın.
" Size dokunduğunu düşündüğünüz yiyecekleri belirlemeye çalışın.
" Yüksek yastıkta yatın.
" Karnınıza basınç yapacak besinler giymeyin.
" Yemek sonralarında hafif yürüyüşler yapın.

SORUN AYAKLARINIZIN ŞİŞMESİYSE

Ayak şişmelerinin en sık görüldüğü dönem hamileliğin ilk üç aylık periyodudur. Bu dönemde alabileceğiniz basit tedbirlerle ayak şişmelerinizi azaltabilirsiniz.

" Sık giysiler, iç çamaşırları kullanmayın.
" Rahat ve geniş ayakkabılar giyin.
" Uzun süre ayakta kalmayın.
" Uzun süre oturmayın.
" Fırsat buldukça ayaklarınızın ayaklarınıza bir destek alın ve onları yükseğe kaldırın.
" İstirahat ederken vücudunuzun sol yanına yatmaya çalışın.


Gebelik dönemi özel bir beslenme planı gerektirir mi? Evet! Gebelerin beslenmelerinde bazı değişimler yapmaları gerekiyor. Bunun nedeni annenin normal metabolik düzeninin üzerine bebek gelişiminin eklediği değişikliklerdir. Yapılan araştırmalar yeterli ve dengeli beslenen annelerin daha sağlıklı bir bebek dünyaya getirdiğini gösteriyor. İyi beslenen annelerin gebelik sürecinde olaşabilecek problemlere karşı daha fazla direnç kazandıkları belirtiliyor. Bebeğin doğum ağırlığı, beyin ve beden gelişimi de annenin beslenmesiyle yakından ilişkili. Rahim içinde ölüm, erken doğum ve gebelik zehirlenmesi gibi sorunlarda da annenin gebelik dönemindeki beslenmesi etkili oluyor.
İhtiyaçtan az beslenme diş çürüklerine, kansızlıklara, ağırlık kaybına, kemik zayıflamasına yol açıyor. İhtiyacından fazla kalori tüketen anneleri ise; hipertansiyon, gebelik diyabeti, kilo artışı, ödem gibi sorunlar beklemektedir.

FAZLA KALORİ GEREKİR Mİ?

Gebelik döneminde günlük enerji ihtiyacı biraz değişiyor. Gebe annenin enerji ihtiyacı hesaplanırken yaşı, fiziksel aktivitesi, boyu-kilosu gibi faktörler dikkate alınmalı, gebeliğin ilk 3 ayında günlük kaloriye ortalama 100-200, 2. ve 3. üç aylık dönemlerde ise 200-350 kalori civarında kalori ilavesi yapılmalıdır. Bu değerler belirlenirken annenin beden kitle indeksi dikkate alınabilir. Annenin gebelik süresince ek proteine de ihtiyaç vardır. Anne ve bebeğin gebelik sürecinde depoladıkları protein miktarı yaklaşık 900 gr civarındadır. Bu da ortalama 3-4 gr protein depolaması demektir. Genel olarak anne adaylarına gebelik süresince normal gereksinimlerine ek olarak günde 20 gr daha protein verilmesi önerilmektedir.

VİTAMİN MİNERAL EKLEYELİM Mİ?

Gebelerin vitamin ve mineral ihtiyaçları da farklıdır. Anne adaylarının özellikle demir, iyot ve kalsiyum gibi mineral eksikliklerine karşı korunmaları şarttır. Gebe kadınların günlük kalsiyum ihtiyacı 1000 mgr civarındadır. Gebelikte tüketilen süt veya yoğurt miktarının 500 gr civarında tutulması ve 50-60 gr kadar peynir tüketilmesi bu ihtiyacı çoğu kez karşılamaktadır. Yeterince kalsiyum alamayan annelerde vejetaryen beslenenlerde ilave kalsiyum desteği verilebilir.

DEMİR EKSİKLİĞİNE DİKKAT!

Anne adaylarının demir ihtiyaçlarını karşılamak çok önemlidir. Kırmızı yağsız et, derisi alınmış kümes hayvanları, yumurta, balık, tam tahıllar, baklagiller, koyu yeşil sebzeler ve balık en önemli demir kaynaklarıdır. Gebe annelerde işi şansa bırakmamaları, hayvansal kaynaklı demir tüketimini arttırmaları öneriliyor. Bir gebenin ortalama olarak günde 15-20 mg civarında ek demire ihtiyacı vardır. Gebelik sürecinde meydana gelen bu ek ihtiyacı sadece diyetle karşılayabilmek genellikle mümkün olmamaktadır. Bu nedenle anne adaylarının demir içeren destekler kullanmaları tavsiye edilmektedir. Bizim düşüncemiz gebelerin demir eksikliği yönünden dikkatle izlenmeleridir. Bu hem annenin, hem de doğacak çocuğun sağlığı için çok önemlidir. Biz kalsiyum içeriği yüksek demirden zengin besinlerin öğünlerde sık sık yer almasını istiyoruz. Demir emilimini arttıran C vitamininde zengin meyve çiğ sebzelerin demirden zengin hayvansal ürünlerle birlikte tüketilmelerini tavsiye ediyoruz. Demir emilimini engelleyen çay, kahve gibi içeceklerin sınırlanmasını öneriyoruz.

Gebelik süresince bütün annelerin tuz -sodyum tüketimini dikkatle izlemek gerekiyor ama eskisi kadar katı bir sınırlama bugün pek gerekli görülmüyor. Aşırıya kaçmadan orta düzeyde bir tuz veya sodyum tüketiminin daha sağlıklı olduğu belirtiliyor.

D VİTAMİNİ VE ÇİNKOYU UNUTMAYIN

Gebeleri yakından ilgilendiren bir mineralde çinkodur. Çinko vücudun yeni dokular yapması, yeni ve kaliteli hücreler üretmesinde önemlidir. Beyin gelişiminde çinko ciddi görevler üstlenmektedir. Güçlü bir bağışıklık sistemi için de çinkoya ihtiyaç vardır. Kısacası gebe annenin de karnında büyüyen bebeğin de yeteri kadar çinko almaları şarttır. Çinko en çok kırmızı et, kümes hayvanları ve deniz ürünlerinde bulunmaktadır. İmkan olduğu takdirde demir kadar çinko ihtiyacının da giderilmesine çalışılmalıdır.

Anne adaylarının vitamin ihtiyaçları da çok önemlidir. Gebelikte D vitamini ihtiyacının yerine konması önemlidir. Artan kalsiyum ihtiyacına bağlı olarak D vitamini ihtiyacı da yükselmektedir. D vitamini ihtiyacını gidermek için süt ve süt ürünleri çoğu kez yeterli görülmemekte, anne adaylarının güneş ışığından da faydalanmaları, diğer hayvansal proteinlerle D vitaminleri ihtiyaçlarını gidermeleri önerilmektedir.

FOLİK ASİT ÇOK ÖNEMLİ

C vitamini gereksinimini yerine koymak daha kolaydır. Her gün sabah kahvaltısında tüketilen bir bardak portakal suyu bile bir gebenin C vitamini ihtiyacını karşılayabilmektedir. Eğer yeteri kadar sebze-meyve tüketiyorsa gebelerde C vitamini eksikliğine bağlı bir sorun genellikle görülmemektedir. Gebelerin ihtiyaç duyduğu çok önemli bir B vitamini vardır: Folik Asit. Folik asit anne adaylarına özellikle ilk üç ayda çok lazımdır. Gebeliğin ilk üç aylık döneminde vücudunda yeteri kadar folik asit bulunduran annelerde omurilik bölgesinde oluşan "Spina Bifida gibi doğumsal defektli bir bebek doğurma riski azalmaktadır. Folik asit gereksinimi yerine koymak için en garantili yol gebe kalmaya karar vermeden 4-5 öncesinden itibaren her gün 400 mikrogram folik asit kullanmaktır. Gebeliği takiben bu miktarın günde 600 mikrograma yükseltilmesi önerilmektedir. Folik asiti doğal yoldan karşılamak için anne adayları daha fazla koyu yeşil yapraklı sebze, turunçgil, yağlı tohumlar ve kuru baklagil tüketmeleri tavsiye edilmektedir. Gebelik süresince alınan çoklu vitamin-mineral desteklerinin içinde folik asit bulunup bulunmadığına dikkat etmek gerekmektedir.

OMEGA 3 İÇİN BALIK VE CEVİZ

Biz anne adaylarının hamilelik sürecince sık sık balık, ceviz ve diğer omega-3 kaynağı besinleri tüketmelerini tavsiye ediyoruz. Bedeninde yeteri kadar omega-3 yağ asiti bulunduran annelerin çocuklarının beden ve özellikle beyin gelişimlerinin daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Yeteri kadar Omega-3 yağları kullanan annelerin daha sağlıklı bebekler doğurduklarını gösteren çalışmaların sayısı oldukça yüksek. Haftada 2-3 gün taze ve doğal balık tüketimi yeterli görülüyor.

Gebelik döneminde ne kadar su tüketelim? Su herkes için önemli bir besin unsurudur ama anneler için daha fazla önem kazanmaktadır. Anne ve bebeğin günde ortalama 2,2,5 litre sıvı tüketimine ihtiyaç vardır. Belirli bir miktar su tavsiyesi yerine, susadıkça bol bol su içmek bir hamile için yeterli olmaktadır. Vücudu susuz bırakmamak hamileler için daha önemlidir.

Hamilelik-beslenme ilişkisi sadece bebek ve annenin sağlığının korunması için değil, hamilelik süresince ortaya çıkan bazı sağlık problemlerinin azaltılması veya önlenmesi yönünden de gereklidir. Sabah bulantıları, kabızlık, şişmeler, mide yakınmaları bir hamilenin nasıl beslendiği ile yakından ilişkilidir. Hamilelik döneminde ortaya çıkan bazı sağlık sorunlarında nasıl bir beslenme planı uygulayacağınızın yanıtını yarın vereceğiz.

BEBEĞİNİZİ SÜTÜNÜZLE BESLEYİN

Emziklilik döneminde uygulanan beslenme planı hem annenin hem de büyüyen bebeğin sağlığı bakımından çok önemlidir. Hemen belirtelim! Anne sütünün miktarını ve kalitesini etkileyen üç önemli etken var: Annenin tükettiği yiyeceklerin yeterli, dengeli ve çeşitli olması, hamilelik döneminde kazanılan yedek besin deposunun miktarı ve annenin psiklojik durumu...

Salgılanan sütteki besleyici unsurların önemli bir kısmı annenin yediklerinden sağlanır. Bu dönemde besinlerle alınan kalorinin tümü süt için harcanmamakta, vucüdun diğer ihtiyaçları için de kullanılmaktadır. Süt veren annelerde besinle alınan toplam enerjinin %80'ini süt yapımı için kullanılır. Sağlıklı bir annenin günde ortalama 800 ml kadar süt salgıladığı dikkate alındığında emziklilik döneminde annelerin günlük enerji tüketimlerine 750 kalori kadar ilave gerekir. Bu miktarın 500 kalorisini annenin gün boyunca yediklerinden, 250 kalorisi ise gebelik döneminde kazanılan depolardan sağlanacaktır. Kısacası emziren bir annenin günlük kalori ihtiyacına 500 kalori kadar bir ilavenin yapılması gerekir.

BUNLAR ÇOK ÖNEMLİ!

Emzikli annelerin daha iyi ve düzenli süt verebilmeleri için özel bir şey yapmaları pek gerekmez. İşte en önemli köşe taşları
Emziren anne iseniz:
" Sütü arttırmak için enerji miktarı yüksek (tatlı, çikolata, kek, pasta, şerbetler ...) besinlerden tüketmenize gerek yoktur. Şekerli besinler sütü arttırmaz. Tatlı ihtiyacı mümkün olduğu kadar sütlü tatlılardan karşılamalısınız.
" Günde 3-4 porsiyon kalsiyumdan zengin besinler (süt, yoğurt ve peynir) tüketilmelisiniz.
" Sebze ve meyveleri mutlaka her öğünde tüketilmeye özen göstermelisiniz.
" Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş ürünlerin içerdikleri katkı maddesi nedeni ile tüketimi önerilmemektedir.
" D vitamini sadece güneşin doğrudan cilde yansıması ile sağlanır, besinlerde bulunan bir vitamin olmadığı için emzikli anne güneşten mutlaka faydalanmalıdır.
" Yemeklerde iyotlu tuz kullanılmalıdır.
" Kuru meyvelerin tüketimi ek kalsiyum ve demir desteği sağlar. (1 porsiyon meyve = 4 adet kuru kayısı)
" Kansızlığı önlemek için çayın yemeklerden yarım saat önce ve sonra içilmesine özen gösterilmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya gibi bitki çayları tercih edilebilir.
" Bu dönemde su metabolizmasında artış vardır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan sıvı miktarı yaklaşık 3 litre olmasına özen gösterilmelidir. Bu miktar pratik ölçülerle 12 su bardağı su , süt, ayran, hoşaf, komposto, taze sıkılmış meyve suları ve bitki çayları şeklinde önerilmektedir. Çay ve kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir.
" Doktora danışılmadan ilaç veya ek herhangi bir vitamin kullanılmamalıdır.

Daha detaylı bir beslenme bilgisi için deneyimli diyet uzmanlarından, doktorlardan, hemşirelerden yararlanmalısınız. Hamilelik döneminizde emzirme ve beslenme, emzirme ve egzersizler, emzirme ve psikolojik etkileri konularında bilgilenmeye çalışmanızda yarar var.

YAPMAYIN...

" 1-2 fincan kahve içebilirsiniz. Fazlası ile sütünüzle bebeğinizi gereğinden çok kafein yüklersiniz.

" Alkol içmemelisiniz. İçtiğiniz alkol doğrudan anne sütüne ve bebeğinize geçer. Eğer "40 yılda bir bardak" alkol oranı düşük bir içki alırsanız (1 bardak şarap veya bira) hoşgörülebilir. Siz yine de emziren bir annenin alkol kullanmaması gerektiğini unutmayın!

" Nikotin doğrudan anne sütüne geçer. Gebelikte bıraktığınız sigarasız yaşam alışkanlığını emzirirken de sürdürün. Hala içiyorsanız hiç olmazsa bebeğinizin yanında içmeyin, onunla aynı odada sigara tüttürmeyin, onu zehirlemeyin. Emzirmeye başlamadan en az 2,5-3 saat önce sigaranızı söndürmüş olun!

" Kullandığınız hemen her ilacın sütünüzle bebeğinize de geçebileceğini unutmayın. Reçeteli veya reçetesiz bir ilacın bebeğinize geçip geçmiyeceğini doktorunuz veya eczacınızdan başkası bilemez, onlara danışın!

YAPIN....

Kalsiyumdan zengin bir beslenme planı yapın: Süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler.

Magnezyum, demir ve çinkoyu unutmayın: Kurubaklagiller, fındık, tam buğday, yeşil yapraklı sebzeler, et, balık..

B-12 ve D Vitamini alımınızı arttırın: Balık, yumurta, kümes hayvanları, et

Folat-Folik asit desteği alın: Gebelik ve emzirme döneminde günde 400-500 mcg Folata ihtiyacınız var.
Günde 10-12 bardak su için.

Çoklu bir vitamin desteği ve omega-3 kapsül ve şurubu desteği kullanın.

KEYİFLİ YORGUNLUKLARDA VAR!

Yorgunluğun keyiflisi olur mu demeyin! Duygusal veya psikolojik kökenli yorgunlukların şaşırtıcı olanları da var: Eğer tatiliniz sizi yeterince dinlendirememiş, bedensel ve ruhsal bagajınızı umduğunuz kadar hafifletememişse bırakın yorgunluk azaltmayı ilave yorgunluklara bile yüklenilse tatil sonrası bitkinlik ve enerjisizliği normaldir. Özellikle tatile giderken işini de yanında götürenlerde rahatlamayı ve huzur bulmayı tatilde bile beceremeyenlerde veya çıkacakları tatili gereğinden çok önemseyenlerde de bu sendroma daha sık rastlanmaktadır. Sonbahara hazırlandığımız bu günlerde bahar yorgunluğu riskinizin olmadığını düşünüp sevinebilirsiniz. Bahar yorgunluğuna ilişkin görüşlerimizi sonraya bırakabiliriz. Ama kış aylarında görülen uzun, güneşsiz ve kasvetli günlerin etkisi ile oluşan mevsimsel depresyona karşı uyanık olmanız gerektiğini de hatırlatalım. Özellikle uzun ve karanlık kış günlerinde eğlenmeye, dinlenmeye ve egzersize daha fazla vakit ayırmanız gerektiğini unutmayalım!


KAYNAK

ÇOCUKLUK DÖNEMLERİNE GÖRE BESLENME

ÇOCUK SAĞLIĞI




ÇOCUK SAĞLIĞI Çocuklarda normal büyüme ve gelişmenin izlenmesi, normalden sapmaların tespiti yoluyla hastalıkların belirlenmesi ve önlenmesi için gereklidir. Sağlıklı çocuk takibinde düzenli olarak boy, ağırlık ve baş çevresi ölçümleri yapılmalıdır.

Her şeyden çok sevdiğiniz bebeğinizin büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı bir yaşam sürmesi şüphesiz ona sağlayacağınız imkanlarla mümkündür. Düzenli olarak doktora götürmek, kilosunu ve boyunu ölçtürmek, aşılatmak ve uygun besinlerle beslemek suretiyle iyi gelişmesini ve sağlıklı kalmasını sağlayabilirsiniz. Belirli bir çocukta saptanan değerler normal sınırlar içinde olsa bile, zaman içinde çocuğun kendine özgü büyüme grafiğinden sapmalar olabilir.

"Çocukluk Çağında Beslenme" adını verdiğim bu kılavuzda, doğduğu andan itibaren 5 yaşına gelinceye dek çocuğunuzun büyüme gelişmesindeki önemli aşamaları esas alarak, beslenme konusunda yol göstermeyi amaçladım. Her şey çocuklarımızın sağlığı için ..

ÇOCUKLUK DÖNEMLERİNE GÖRE BESLENME

0 - 4 Aylık Bebeğin Beslenmesi
4 - 9 Aylık Bebeğin Beslenmesi
9 - 12 Aylık Bebeğin Beslenmesi
1 - 5 Yaş Çocuk Beslenmesi

0 - 4 AYLIK BEBEĞİN BESLENMESİ:

Anne sütü mükemmel besin içeriği ile kolay hazmedilir, etkili bir biçimde kullanılır. Bebeğinizi hastalıklardan korur, mamalarla beslenmeden daha ucuza mal olur. Bunun ötesinde emzirmek suretiyle, anne bebek bağının kurulması kolaylaşır, yeni bir gebeliğin gecikmesi ve annenin sağlıklı kalması mümkün olur.

Doğumdan sonraki ilk 4 ayda yalnızca anne sütüyle beslenen bebekler ishal ve zatürree gibi bulaşıcı hastalıklara, alerjik rahatsızlıklara daha az yakalanırlar, daha sağlıklı büyürler. Bu nedenle;

İlk 4 ay bebeğinizi tek başına anne sütüyle besleyiniz. Bu aylarda anne sütüyle birlikte verilen ek besinler bebeğin anne sütünden yeterince yararlanmasını engeller.

Bebeğinizin yalnızca anne sütüyle beslendiği bu dönemde, su kaybına yol açan hastalık halleri dışında ilave su gereksinimi yoktur! Eğer ishal gibi mutlaka su verilmesi gereken bir durum söz konusuysa kaynatılmış su veriniz.

İlk günlerde gelen anne sütü çok besleyicidir. Bebeğinizi istedikçe ve sık sık emzirerek bu sütten yararlanmasını sağlayınız. Anne sütünün artmasını sağlamak için sık emzirme birinci koşuldur. Bebeğinizin emmediği durumlarda, göğsünüzde süt birikimi söz konusu olduğunda tırle adı verilen pompalarla boşaltma işlemi yapabilirsiniz. Bu pompalar hemen her eczaneden kolaylıkla temin edilebilmektedir.

Tüm annelerin sütü yararlıdır. Başlangıçta oldukça koyu olan sütünüz zamanla sulu bir hal alır; bu, anne sütünün genel özelliğidir ve tamamen doğal bir durumdur. Benim sütüm bebeğime yaramıyor gibi sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Çünkü her annenin sütü kendi bebeği için özeldir.

Bebeğiniz her beslenmeden sonra az miktarda kaka yapabilir, bu durum bazen yanlışlıkla ishal olarak değerlendirilir. Oysaki altın sarısı renkte, kötü kokmayan, sulu, günde 7 - 8 kereye kadar olabilen bu dışkı tamamen normaldir. Yine aynı özellikleri taşıyan ama 3 günde bir bol miktarda yapılan kaka da normal kabul edilir. Ancak dışkı çok sert ise nedeni araştırılmalıdır.

Göğüs uçlarında meydana gelen çatlaklar genel kanının aksine, temizlikteki yetersizlikten değil, uygun emzirme pozisyonunun ve tekniğinin sağlanamamasından ileri gelir. Bebek, memenin sadece ucunu değil renkli kısmın önemli bir bölümünü bir ağız dolusu almalı, çene ucu meme cildine temas eder vaziyette ve alt dudak dışa kıvrılmış olmalıdır. Bu şekilde bebeğin yanaklarında şişlik oluşur ve yutkunarak annesinin sütünü aldığı kolayca fark edilir. Eğer çatlak meydana gelmişse doğru pozisyonda ve uygun emzirme tekniğiyle sorun kısa sürede halledilir. Beslenme sonrası bir miktar anne sütünün çatlak bölgelere sürülerek kurutulmasının yararlı olduğu düşünülmektedir.

Emziren anneler her zaman bol ve pamukludan yapılma sutyen giymelidirler.

Bebeklere ilk yaşın sonuna kadar kaynatılmamış su verilmemesi tavsiye edilir.

Bebeklerini emziren annelerin iyi beslenmesi anne bebek sağlığı açısından çok önemlidir. Bu nedenle annelerin; günde 2 litre (10 su bardağı) kadar sulu gıdalar (su, süt, az şekerli limonata, komposto çorbalar, vb.) almaları önerilir.

4 - 9 AYLIK BEBEK BESLENMESİ

Yalnız anne sütüyle beslenen bebeklerde ek gıdalara dördüncü aydan sonra başlanır. 4-6 ay arasında anne sütüyle yeterli büyüme gelişme sağlanıyorsa sadece anne sütüyle beslemeye devam edilir, bu durumda ek gıdalara altıncı aydan sonra başlanır.

Bu dönemde çocuğunuza verdiğiniz ek gıdalar anne sütünün tamamlayıcısıdır.

Ek Gıdalar:

Çocuğun ayına uygun büyüme ve gelişme sürecini destekleyen, değişik tatlarla tanışmak suretiyle sonraki aylarda kolay yeme alışkanlığı kazandıran, besleyici değeri yüksek ama allerji yapma niteliği az olan besinlerdir. Meyve suyu veya meyve püresi, sebze çorbası veya sebze püresi, muhallebi, yoğurt, peynir, reçel, bisküvi, ekmek, yumurta bebek beslenmesinde önde gelen ek gıdalardır.

Ek gıdaları kaşık ya da bardakla veriniz.

Yeni deneyeceğiniz yiyecekleri çocuk açken alışık olduğu yiyeceklerden önce veriniz. Miktarı daima azdan başlayarak arttırınız.

Yeni gıdaların allerji yapıp yapmadığına dikkat ediniz. Bu nedenle aynı gün içinde birden fazla yeni besin denemeyiniz. Şüpheli bir gıdayı kestiğinizde belirtilerin geçip geçmediğini kontrol ediniz. Bir iki gün sonra yeniden deneyiniz.

Bebeğinizin hoşlanmadığı önemli yiyecekleri zaman zaman yeniden deneyiniz.

Meyve Suyu:

Elma ve şeftali gibi meyvelerin suları taze olarak 1-2 tatlı kaşığı miktarından başlanarak verilir ve yavaş yavaş arttırılır. Portakal ve mandalina suyunun daha ileri aylarda verilmesi uygun olur.

Sebze Çorbası:

Meyve suyuna başlandıktan iki hafta kadar sonra öğle öğününde verilmek üzere patates, havuç, pirinç ve taze sebzelerden günlük olarak hazırlanır. Bir iki tatlı kaşığından başlanarak yavaş yavaş arttırılır. Dört haftalık bir süre içinde tam sebze püresine geçilir.

1. Hafta (sebze çorbası): 3-4 su bardağı su, 2 orta boy havuç, 1 orta boy patates 45 dakika kapaklı kapta pişirilir. Tel süzgeçle hiç ezmeden suyu bir başka kaba alınır. Bir çay kaşığı irmik ilavesiyle tekrar 5-10 dakika pişirilir. Sıvı miktarı 200 gram olacak şekilde ayarlanır.

2. Hafta (basit sebze püresi): Aynı şekilde pişirilir. Havuç ve patatesler tel süzgeçten tamamen ezilerek püre olarak geçirilir. Bu pürenin içine yine irmik katılarak mamanın hazırlanması tamamlanır.

3. Hafta (karışık sebze püresi): Havuç ve patatesin yanına 1 çay kaşığı pirinç ve her gün bir yenisi ilave edilmek üzere mevsimlik sebzeler eklenir. Örneğin ilk gün 3-4 yaprak maydanoz, ertesi gün maydanoz ve bir kaç yaprak ıspanak, sonraki gün ilaveten dörtte bir enginar, daha sonra dörtte bir domates gibi .. Tel süzgeçten ya da blenderden geçirilerek elde edilen püreye yine bir çay kaşığı irmik eklenerek 5 dakika daha pişirilir.

4. Hafta (tam sebze püresi): Ayrıntılarıyla anlattığım şekilde hazırlanan püreye 1 çay kaşığı zeytin yağı veya pastörize tereyağı katılır.

Altıncı aydan itibaren sebze çorbası ya da püresine 1 yemek kaşığı kıyma (3 kez çekilmiş yağsız sinirsiz dana) eklenmelidir.

Muhallebi:

Sebze püresinden 1-2 hafta kadar sonra genellikle 5. aydan itibaren akşam (gece değil) öğünü olarak verilir. 1 su bardağı süt, bir tatlı kaşığı pirinç unu, 1 tatlı kaşığı toz şekerle yapılır. Soğuk sütün bir kısmıyla pirinç unu iyice ezilir, kalan süt eklenir karıştırılarak pişirilir. Ateşten indirmeye yakın şeker eklenir. İlk günlerde süt sulandırılabilir.

Yoğurt:

Süt kaynatılır, elin dayanabileceği sıcaklığa kadar soğutulur. 1 litre süt içine bir çorba kaşığı yoğurt 1-2 kaşık sütle sulandırılarak eklenir, yavaşça karıştırılır. Hareket ettirmeksizin sıcaklığını koruyabilecek şekilde 3-4 saat bekletilir. Bir kase kadar ikindi öğünü olarak verilir.

Kahvaltı:

Çocuk altı ya da yedi ayını bitirdikten, sebze püresi, muhallebi, yoğurt gibi gıdalara iyice alıştıktan sonra kahvaltılara başlanır. Süt, beyaz peynir, reçel, pekmez, ekmek veya bebe bisküvisi başlıca malzemelerdir. Tuzu alınmış bir parça beyaz peynir ve reçel sütle ezilir. Karışıma ekmek içi katılır. Bu amaçla 3-4 bebe bisküvisi kullanılabilir. Kahvaltıya önce 1-2 tatlı kaşığı olarak başlanır, miktarı giderek arttırılır. Bal allerji yapma olasılığı nedeniyle bir yaşından önce tercih edilmez. İstenirse 1 çay kaşığı yağ eklenebilir. Bir süre sonra peynir, reçel, yağ ve ekmek sütten ayrı olarak verilebilir.

Yumurta:

Katı olarak pişirilmiş yumurtanın sarısı 1 çay kaşığı miktarından başlanıp giderek arttırılmak suretiyle kahvaltıya ilave olarak verilir. Bir haftanın sonunda bebeğiniz bir tam yumurta sarısı yiyebilir. İyice alışmış olan çocuklara yumurta kayısı kıvamında verilebilir. Yumurtanın beyazının bir yaşında önce verilmesi genellikle tercih edilmez.

Tahıllı Çorbalar:

Mercimek, yoğurtlu yayla, acısız tarhana çorbası gibi gıdalar, taze sebze çorbalarına alıştırılmış olan bebeklere 7. aydan sonra değişik tatları öğretmek amacıyla verilebilir.

Köfte:

Sebze çorbasıyla birlikte, yağsız sinirsiz üç kez çekilmiş dana kıymasından baharatsız olarak hazırlanmış 1-2 köfte 6. Aydan itibaren verilebilir.

Balık ve Tavuk:

Bebeğiniz yedi sekiz aylık olduğunda kıymaya alternatif olarak püre halinde öğle öğününde tavuk ve kılçıksız balık eti verebilirsiniz.

Karaciğer:

Kuzu ciğeri tercih edilir. Az tuzlu suda haşlanır, zarı çıkarılır, rendelenerek balık ve tavuk etleriyle dönüşümlü olarak sebze çorbalarıyla birlikte verilir.

Çay:

Çayın besleyici hiç bir değeri yoktur. Aksine diğer gıdaların besleyici değerini düşürür, barsaklardan demir emilimini bozarak kansızlığa yol açabilir. Bu bakımdan süt çocuğu beslenmesinde yeri yoktur.

6-8 AYLIK BEBEKTE BESLENME ŞEMASI:

1. Öğün (saat 06.00-07.00)

Kahvaltı + Anne Sütü

Ara Öğün (saat 09.00-09.30)

Meyve Suyu

2. Öğün (saat 11.30-12.30)

Et + Sebze Maması + Anne Sütü

Ara Öğün (saat 15.30-16.00)

Yoğurt + Meyve Püresi + Ekmek

3. Öğün (saat 18.30-19.30)

Sütlü Muhallebi + Anne Sütü

Gece Öğünü

Anne Sütü (1-2 kez)

Anne sütü verilmeyen bebeklerde bunun yerine uygun şekilde hazırlanmış hazır mama verilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki hiç bir mama anne sütünün tam olarak yerini tutamaz. Bu nedenle bebeğinizi kendi sütünüzle beslemek için olabildiğince gayret gösteriniz.

9-12 AY ARASI BEBEĞİN BESLENMESİ:

Çocuğunuz için bu dönemde özel yiyecekler hazırlamanıza gerek yoktur. Yetişkinler için pişirilen tüm ev yemekleri az yağlı püreler halinde bebeğe verilebilir.

Örnek Mönü:

Sabah: Kahvaltı

1 Bardak şekersiz süt

1 Yumurta sarısı

1 Tatlı kaşığı reçel ya da pekmez

1 Çay kaşığı yağ

1 İnce dilim ekmek veya 3-4 adet bisküvi

Ara: Meyve püresi

Öğle: Kıymalı sebze püreleri

Dolma içleri, sebzeli köfteler

Kuru baklagil püreleri

Bir dilim ekmek içi (sebzelerle)

Akşam: Muhallebi (veya öğle öğünün aynısı)

Sebze olarak bakla ve patlıcan bebek beslenmesinde tercih edilmez. Bir yaşına basan bebekler aile sofrasına oturtulur, kendi kendine yemesi için teşvik edilir. Diğer sütlü besinlerin yanı sıra günde bir bardak süt içmesine özen gösterilir.

1-5 YAŞ ÇOCUK BESLENMESİ:

Dokuz aydan sonra çocuğun temel gıdası olmaktan çıkan anne sütü 2 yaşına dek anne için uygun olan bir zamanda kesilebilir.

Bir yaşından sonra 13-14 aylık olan çocuğa, çatal kaşık kullanma alıştırmaları yapılabilir. Ailenin diğer fertleriyle birlikte sofrada oturan çocuğun ayrı tabağı olmalı, neyi ne kadar tükettiğine dikkat edilmelidir.

Bu dönemde de çocuklar günde dört öğün beslenmeli, temel besin gruplarından (süt ve sütlü gıdalar .. etler, yumurta ve baklagiller .. sebze ve meyveler .. unlu ve nişastalı besinler) yeterli ve dengeli tüketmelidirler.

Ülkemizde en sık yapılan hatalardan biri çocuğu yemek suyuyla beslemektir. Hiç bir besleyici değeri olmayan bu beslenme biçimi uygulanmamalıdır.

Her gün yarım litre süt çocuklara verilmelidir. Süt her şekilde verilebilir. Sütün içerdiği kalsiyum çocukların gelişimi için çok önemlidir. 25 gram peynirde de 200 gram sütteki kadar kalsiyum vardır.

Her gün et ve baklagillerden bir ikisi beslenme listesinde bulunmalıdır. Her gün bir yumurta yedirilmelidir. Düzenli et verilen çocuklara gün aşırı olabilir. Günde bir ya da iki kez sebze verilmelidir.

Günde bir iki kez meyve yenmelidir. Fazladan bir öğün meyve vermek sebzenin yerini tutabilir. Meyve suları da meyvenin yerine geçebilir.

Günde bir iki kez nişastalı besinler ve üç dilim ekmek beslenme listesinde bulunmalıdır. Çocuklara olabildiğince erken dönemde kendi kendilerine çatal kaşık kullanarak yemeleri öğretilmelidir.

Her çeşit şekerleme, pasta, kek, dondurma sık sık verilmemesi gereken yiyeceklerdir. Öğünler arasında çocuğa şekerleme vermek iştahı azaltarak yetersiz beslenmeye yol açtığı gibi diş çürüklerinin de önde gelen nedenidir.


KAYNAK

ERKEKLER NEDEN ERKEN ÖLÜYOR?

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu


Sorunun cevabı devekuşu sendromunda saklıdır. Aslında böyle bir sendrom mevcut bile değil ve deyim oldukça yeni.

Yeni ama Amerika'da gittikçe daha sık kullanılıyor. Sendromun bir adı daha var: John Wayne Sendromu. Onu son zamanların uydurma ama gerçeklik payı olan sendromlarından biri gibi de düşünebilirsiniz. Metroseksüel veya überseksüel erkeklerin bu sendroma yakalanma ihtimali daha yüksek. Sendrom neredeyse erkeklere özeldir. İşte devekuşu sendromunun öyküsü.

DEVE KUŞU SENDROMUNA YAKALANMAYIN

Erkeklerin daha yapılı ve güçlü olmalarına rağmen neden kadınlardan daha kısa yaşadıklarının cevabı bu sendromda gizlidir. Erkekler bütün milletlerde, tüm coğrafyalarda daha genç yaşta ölmekte, daha sık hastalanıp, daha zor iyileşmektedir. Bu durumu açıklamak için pek çok neden var ama sorun aslında biraz biyolojik biraz da erkek tipi davranışsal ve sosyal özelliklerle ilişkilidir.

Erkekler kas ve kemik açısından güçlü görünseler de, poligam, über veya hiper olduklarını iddia etseler de ne yazık ki ciddi bazı biyolojik kusurlara sahipler. Kadınların iki X kromozomu varken, erkeklerde sadece bir tane X kromozomu mevcut. Yaşamı kısaltıcı kalp hastalıklarına ve belki de bazı kanserlere yakalanmayı kolaylaştırıcı etkisi olduğu ileri sürülen testosteron hormonu erkeklerde kadınlardan (doğal olarak) çok daha yüksek. Ayrıca erkeklerin iyi kolesterol (HDL) seviyeleri kadınlara oranla bir hayli düşük. Erkekler karın çevresinden yağlanmaya, glikoz tolerans bozukluğu ve hipertansiyona yakalanmaya kadınlara oranla daha eğilimliler. Sözün kısası erkekler zaten yapısal olarak damar hastalıklarına yani kalp krizi ve felç gibi sorunlara daha açıklar. Yani birazcık imalat kusurları var!

ERKEK DOĞMAK DAHA RİSKLİ

Erkeklerin riskleri bununla da bitmiyor. İş stresleri daha yüksek, sosyal iletişimleri ise bir hayli bozuk. Arkadaş ve aileden destek alma konusunda oldukça beceriksizler. Duygularında samimi olduklarını, arkadaşlıklarını köklü tuttuklarını söylemek de zor. Kadınlara oranla daha kolay endişelenen, korkan ama daha zor sevinen, zor inanan ve hoşgören, az bağışlayan bir ruhsal organizasyonları var. Ayrıca kadınlardan daha agresifler. Şiddet ve hiddet skorları daha yüksek. Gereksiz riskleri kolayca alabiliyorlar. Sigara ve alkol kullanımı, araçlarda kemer bağlamamak, kondom kullanmamak gibi risk azaltıcı önlemleri pek önemsemiyorlar. Doktorlara hasta olunca bile pek gitmiyorlar. Düzenli tetkik yaptırma alışkanlıkları da kadınlara oranla bir hayli düşük.

DAHASI VAR

Erkeklerin sorunları bunlarla da bitmiyor. Erkekler gereksiz yere risk alma dışında kişisel bakımlarında da oldukça ciddi sorunlar yaşıyor. Bu sorun özellikle orta yaşlarda daha da belirginleşiyor. Kısacası, uzmanlar erkeklerin bu tavırlarını başını kuma gömmüş deve kuşlarına benzetiyor ve bu durumu deve kuşu sendromu diye adlandırıyor. Maço tavırları nedeniyle uslanmaz sigara tüketicisi John Wayne bu sendromun en önemli örneği. Belki de bu nedenle sendromun ikinci bir adı daha var : John Wayne Sendromu.

ERKEKLERE 10 EMİR

Dr. Harvey Simon erkeklere bu sendromdan korunmak için bir yol haritası hazırlamış ve 10 kuralı mutlaka uygulamalarını istemiş. Devekuşu sendromuna yakalanmak istemeyen bir erkekseniz bu öğütleri tutmanızda yarar var.

1. Tütün ürünlerinden uzak durun.
2. Alkol kullanmayın ya da iyice azaltın.
3. Düzenli egzersiz yapın.
4. Doğru beslenin.
5. Stresinizi iyi yönetin.
6. Vücut yağ oranınızı azaltın.
7. Emniyet kemeri takmayı unutmayın.
8. Radyasyon ve ultraviyole kaynaklarından, kimyasal ve çevresel zararlardan uzak durun.
9. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunun.
10. Vücudunuzu dinlemeyi öğrenin. Herhangi bir işaret alırsanız, hemen doktorunuzla görüşün.

ANDROPOZ

Türk toplumu menopozlu kadınlara gösterdiği ilgiyi şimdiye kadar erkeklerden esirgemiştir! Kadınların menopoz dönemi sorunlarını araştıran, çözüm yolları arayan menopoz dernekleri var. Erkeklerin dernek kurmak bir tarafa bu konuda sesleri bile çıkmıyor.

Yaşlanma sürecinin doğal bir parçası olan andropoz aslında birçok erkeği hiç etkilemiyor. Çoğu erkek böyle bir dönemin farkında bile değil. Kas gücündeki azalmayı, karnındaki yağlanmayı, dikkatindeki dağılmayı, uyku sorunları veya kas-kemik ağrılarını başka sebeplere bağlıyor. Bazı erkekler de yaşadığı cinsel sorunları ya normal kabul edip boyun eğiyor ya da saklama telaşına giriyor. Bunun nedeni biraz da sürecin özelliği ile ilgili. Erkekler kadınlarda olduğu gibi tam bir hormonal kesilme yaşamıyor. Erkeklerde yavaş ilerleyen ve yaşlandıkça belirginleşen bir testosteron hormonu kaybı söz konusu. Bu yavaş ama ilerleyici kayıp çoğu kez bir sorun çıkmadan geçiştiriliyor. Erkeklerde de, kaybedilen testosteronun yerine konması mümkün. Bu durum "hormon yerine koyma tedavisi" olarak biliniyor. Hormon eksikliğini gidermede ağız veya cilt yoluyla kullanılan güvenli tablet ve kremler var.

Hormon yerine koyma tedavisi her erkek için gerekli mi sorusunu ürologlar "hayır" diye yanıtlıyor. Prostat kanseri şüphesi olanlarda, prostat büyümesi nedeniyle idrar boşaltmada ciddi sorunlar yaşayanlarda, psikiyatrik problemleri bulunanlarda, karaciğer yetmezliği gibi organ yetersizliği belirlenenlerde testosteron ile yerine koyma tedavisini zararlı buluyorlar. Uzmanlar testosteronu gerekli durumlarda mutlaka kullanıyor.

CİNSELLİK SONSUZA DEK MÜMKÜNDÜR

Bir kez daha hatırlatalım: Cinsellik sağlıklı yaşayan, doğru beslenen, düzenli aktivitesi olan, sigara ve alkol kullanmayan, stres yönetiminde başarılı erkeklerde 80'li yaşlarda bile sorun olmuyor. Bunlar andropoz sorunlarını neredeyse hiç yaşamıyor. Massachusetts Andropoz Araştırmaları'nda bazı fiziksel düşüşler nedeniyle cinsel tatminin yaşlılıkla birlikte azaldığı düşüncesinin yanlış olduğu anlaşılmıştır. İnsanlar yaşlandıkça daha az cinsel ilişkiye girdiklerinden bir algı yanılgısı ortaya çıkıyor. Bu araştırmanın sonuçlarına göre tam tersine, cinsel tatminin kalitesi yaşla birlikte bir miktar artıyor bile. Çünkü yaş cinsellik konusunda bilgi, deneyim ve tecrübe kazanılmasını sağlıyor.

Yaşının getirdiği değişiklikleri kabul eden, hayatı gerektiği gibi yaşayan, değerlendiren erkeklerde andropoz dönemi cinsel güçte ciddi bir azalmaya neden olmuyor. Erkeklik cinsellikle başlamadığı gibi cinsellikle de bitmiyor. Andropozu lütfen bir iktidar savaşı olarak görmeyin.

ANDROPOZ REÇETENİZ

- Kilo fazlalığı sorununuz varsa en kısa zamanda çözmeye çalışın.
- Bir egzersiz programı oluşturun. İşe her gün 30-35 dakikalık sıkı bir yürüyüşle başlayın.
- Protein tüketiminizi kontrol edin. Yeteri kadar protein almıyorsanız, eksiğinizi giderin. Özellikle kırmızı veya beyaz et gibi hayvansal proteinleri yeteri kadar tüketin. Kırmızı eti haftada 2 kez ve yağsız bölümlerinden tüketmenizde fayda var.
- Dinlenmeye, eğlenmeye zaman ayırın. Tatillerinizi iyi değerlendirin.
- Uyku sorunlarınız varsa, doktorunuzdan yardım isteyin.
- B6, B1 ve E vitaminleri ile çinko desteklerinden istifade edin.
- Yorgunsanız ginseng, ginkgo biloba ve argininden de yararlanabilirsiniz.
- Olumlu, keyifli, eğlenceli biri olmaya gayret edin. Kitap okuyun, sinemaya gidin, briç ve satranç gibi oyunlar oynayın.
- Kullandığınız ilaçları gözden geçirin. Cinsel yaşamı etkileyenleri varsa doktorunuzdan yardım isteyin.
- Testosteron seviyenizi kontrol ettirin.
- Bütün bunlar sorununuzu gidermiyorsa bir uzmandan (üroloji veya endokrinoloji) yardım istemekten çekinmeyin.

UNUTMAYIN

TESTOSTERON AZLIĞININ TEDAVİSİ MÜMKÜN

Testosteron düşüklüğünü "fizyolojik düzeyde kalması koşuluyla" yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul etmek gerekiyor. Ama testosteron seviyesinde beklenenden hızlı bir düşme varsa, nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Eğer testosteron eksikliği ile ilişkili ciddi yakınmalar da ortaya çıkmışsa, yaşla ilişkili olsa bile testosteron eksikliğinin tedavisi yapılmalıdır. Testosteron eksikliğinin mevcudiyetini gösteren belirtilerden rahatsızlık duyuyorsanız, problemlerinizi çözmede size yardımcı olabilecek bir uzmanla görüşmenizde yarar vardır. Bir üroloji uzmanı -özellikle androloji konusunda deneyimli olanlar- veya endokrinolog sorununuzu çözme ve yönetmede size daha çok yardımcı olacaktır. Uzman, deneyimli bir hekim ve bilinçli bir hastanın işbirliği testosteron eksikliğini ortadan kaldırır.

BİR BİLGİ

CİNSEL GÜÇ KAYBININ BAŞKA SEBEPLERİ DE VAR

Testosteron hormonunun erkeklerde önemli görevleri var. Cinsel fonksiyonların gelişmesi, korunması ve sürdürülmesi, cinselliğin uyarılmasında bu hormon ciddi bir rol üstlenir. Testosteron eksikliğinde cinsel ilişki isteğinin azalması, cinsel aktivitenin baskılanması bundandır. Testosteron seviyesindeki azalma beklenenden daha hızlı ve yoğun olduğunda erkek cinselliğinde ciddi fırtınalar yaşanır. Hemen belirtelim: Cinsel arzuyu ve gücü etkileyen sadece testosteron hormonu değildir. Ruhsal kökenli hastalıklar (depresyon, akut anksiyete…), yaşanan bazı sağlık sorunları, özellikle hormonal problemler (şeker hastalığı, tiroid bezi hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları), damarsal sorunlar ve metabolizma ile ilişkili problemler de cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Bazı ilaçların (antidepresanlar, uyku ilaçları, betablokerler, idrar söktürücüler…) ve besin desteklerinin de (pasion flower) cinsel yaşamın tadını kaçırabileceği biliniyor.