Rehberlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rehberlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2008 Perşembe

Aile İçi İletişim İle Çocuğunuzun Sorunlarını Çözebilirsiniz

Çocuklarımıza doğru ve olumlu bir bakışla yaklaşmak ,sağlıklı iletişim kurmak; yaş dönemleri, büyüme ile ilgili sancıların, olan yada olabilecek çatışmaların; sorun haline gelmesini önler. Oluşan sorunlara da hızla çözüm üretebilmemize yardımcı olur.

Dürüst bir iletişim geliştirin

Çocuğun rahat edebileceği, duygularını açabileceği bir ortam yaratın. Çocuğa bunun nasıl yapılacağını öğretmek için anne-babalar ilk adımı atabilirler. Bunun için çocuğa “Seni seviyorum”, “İyi çalışmalar” vb. şeklinde konuşarak iyi model olabilirsiniz.

Sert ve otoriter anne-babalar sürekli çocuklarını yargılar, eleştirir, suçlar ve neyin nasıl yapılacağını söylerler. Bunun sonucunda da, gençler de kendilerini değersiz, tembel, yetersiz ve hatta aptal hissedip; iyice beceriksizleşerek kendi fikirlerini söylemekten vazgeçer ve her şeye kafa sallamaya başlarlar... Ya da yalan söyleyerek, duygularını saklayarak, başkalarını suçlayarak, hükmetmeye çalışıp zorbalık yaparak otoriteye tepki gösterirler.

Anne baba herhangi bir çatışma anında “İlle de benim söylediğim gibi olacak, çünkü ben büyüğüm ve en doğrusunu bilirim!” demek yerine, genci de dinleyerek onun görüşünü değerlendirerek her iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm bulmaya çalışır ve gençle işbirliği yaparsa sonunda uygun bir çözümde anlaşılabilirler.

İletişim için zaman yaratın

Çocuğunuza zaman ayırmakta ihmalkâr davranmayın.

“KONUŞURKEN VE DİNLERKEN İNSANLARIN GÖZLERİNİN İÇİNE” BAK!

Çocuğunuza kendini nasıl hissettiğini sormayı alışkanlık haline getirin.

Çocuğunuzun mahremiyetine saygı duyun.

Mahremiyet çocuğun bireyselleşmesini sağlar. Onun mektuplarını günlüğünü okumak, telefon konuşmalarını gizlice dinlemek saygısızlıktır. Bu tür davranışlar, çocukla aranızda “açık iletişim”e engel olur.

Unutmayın!!! Çocuklar kendilerine saygı duyanlara saygı duyarlar.

İyi bir örnek olun!

Çocuklarınız sadece söylediklerinizi değil, yaptıklarınızı da yaparlar.

Kitap, gazete okuyorsanız o da okur.

Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanıyorsanız o da kullanmaya eğilimli olur. Birçok aile, çocuğu ile alkol ve diğer maddelerin kullanımını konuşmaktan kaçınır.

Çocuğunuz böyle bir problem yaşayana kadar beklemeyin. Çocuğunuzun bu konuyla ilgilendiğinizi bilmesi yeterlidir.

Daha sağlıklı etkinliklere (Spor,müzik,tiyatro,gezi.) katılmaya teşvik edin.

UNUTMAYIN!!! GENÇ İYİ BİR YERE AİT OLMAZSA , KÖTÜ BİR YERE AİT OLACAKTIR.

Arkadaş seçimi

Önce çocuğunuzun arkadaşları hakkında bakış açınızı değerlendirin, sonra belli arkadaşları seçmeye zorlamadan nasıl yardımcı olabilirsinizi düşünün.

Çocuğunuzu arkadaşlarıyla birlikteyken gözlemleyin ve başkalarına karşı yanlış hareketleri olup olmadığına bakın. Bu konuda onunla konuşurken, olumsuz davranışlarının yanı sıra olumlu davranışlarına da işaret edin.

Öğretmen bir grup ödevi vermişse, arkadaşlarını eve davet etmesini önerin.

Eğer çocuğunuzun hiç arkadaşı yoksa, arkadaş edinmesi için birlikte çaba gösterin. Arkadaşı olmadığı için neler hissettiğini anlatmasının ortamını oluşturun. Arkadaşlıklarını onaylamıyorsak, niye problemli ve istenmeyen kişilerle arkadaş olduğunu anlatması için çocuğunuzu yüreklendirin. Kendi deneyimlerinizi, arkadaş ilişkilerinizdeki sorunları, bunları nasıl çözdüğünüzü açıklıkla anlatın, paylaşın.

Arkadaş baskısıyla başa çıkmayı öğretin.

Çocuğumuza; ”Düşünceleriniz duygularınız ve bedeniniz sizindir. Onları geliştirmek ve korumak sizin görevinizdir. Böyle bir durumda hiç çekinmeden güvenebileceğiniz bir büyüğünüzden yardım isteyin.” diyebilecek iletişim olgunluğumuz olmalı

Unutmayın!!!!!!!

Boşluk bırakırsanız boşlukları dolduracak çok insan var.

Ergenlik Dönemi ve Özellikleri (12-20 Yaş)

Ergenlik (puberte), insanlarda meydana gelen "yetişkinliğe ilk adım" evresidir. Ergenlik, çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışlarının yerini yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı, bireyin erişikin rolüne psikolojik ve somatik olarak hazırlandığı dönemdir. Çocukluk çağı olarak adlandırılan yaşlarda, sosyal toplum bilinci (süperego) gelişmemişken, ergenlik dönemine giren gençlerde toplumsal kabullenilme, bir grubun parçası olma (süperego ve ego) kavramları gelişir. Vücut hormonlarınıdan cinsiyet ile ilgili olan (sekonder cinsiyet hormonları) östrojen veya androjenlerin üretimi bu dönemde pik yaptığından ergen adayının psikolojisi sebepsiz değişimler gösterir.

Genel olarak 12-20 yaş arası ergenlik dönemi olarak adlandırılır.

Ergenliğe giriş yaşı; genetik (ailesel), ırk, sosyoekonomik şartlar (çocuk yaşta evlendirme, ağır bedensel yük altında çalıştırılan çocuklar) ve iklim gibi faktörlerden etkilenir. Bazı Zenci kabileleri ve eski Araplarda ergenlik iklimin etkisiyle daha erken başlarken Kuzey yarım küredeki Norveç, Finlandiya gibi az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir. Genel olarak kızlar erkeklere oranla iki yıl kadar önce olgunlaşmaları nedeniyle bu dönem ülkemizde kızlarda 10-12 yaşları arasında erkeklerde 12-14 yaşları arasında başlar. Ergenliğin sonuna doğru bu farkın kapandığı görülür.

Ergenliğe giriş için kesin bir zaman yoksa da genel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha erken ergenliğe girerler. Bu nedenle yaşamın bu döneminde kızlar -erkekler kendilerini yakalayıncaya kadar- birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve daha olgundurlar.

Ergenlik döneminde görülen değişiklikler

Kızlarda;

Vücut ağırlığı 6-18 kg artar. Boyları 10-20 cm uzar. Göğüsler belirginleşir (telarj), adet kanaması başlar (menarj), cinsel (genital) bölgelerde ve koltuk altlarında kıllanma meydana gelir (pubarj). Hormonal salgılar arttığı için deri yağlanır ve sivilcelenme olur. Overler (yumurtalık), foliküllerde her ay bir ovumu (yumurta hücresi) geliştirir. Yumurta, Ovaryum folikülünden, fallop tüplerinden biri aracılığıyla uterus a(rahim)geçer. Eğer bu yumurta bir spermle döllenirse rahme implante olur ve orada bir fetüs, plasenta ve fötal(fetal) membranlar gelişir. Yumurta döllenmezse "adet kanaması" (menarj) yolu ile vucuttan atılır.

Erkeklerde;

Vücut ağırlığı 7-20 kg artar. Boyları 10-30 cm uzar. Ses çatallaşmaya başlayarak erkeğe has biçimde kalınlaşır. Deri yağlanır ve sivilce çıkar. Pubertal atılım adı verilen boyca uzama, hacimce irileşme başlar. Kas dokusu artarak vücuda iri erkeksi görünüm verir. Yüz, kollar, corpus penis (penis cismi) hariç genital alan, göğüs ve bacaklar erkeğe has biçimde tüylenir. Androjen (erkeklik hormonu) salgısının zirve yapması nedeniyle penis ve testisler olgunlaşmaya başlar. Bu da peniste erektilite (ereksiyon) ve uyarılabilme (excitability) kabiliyeti artar, testisler erkek gamet (üreme hücresi) olan spermleri üretmeye başlar. (Kaynak:Wiki Sözlük)

İnsan yaşamı boyunca sürekli bir gelişim ve değişim içindedir. Gençlik (Ergenlik) dönemi, belki de bu gelişim sürecinin en önemli evresini oluşturur. Çocukluktan erişkinliğe geçiş olan ergenlik dönemi, bireyde gözlenebilen sürekli bir süratli gelişimini kapsamaktadır.

“Fırtınalı ve gerginlik” dönemi olarak da açıklanabilen ergenlik, hangi toplumda olursa olsun, her bireyin yaşadığı bir evrendir.

Ergenlik evresi içindeki dönemlere bakıldığında, uzmanların büyük çoğunluğu, 12-15 yaş dolaylarını olumsuz bir dönem olarak nitelendirmektedirler. Karşıtlık, dengesizlik olgularıyla nitelendirilen bu dönemden sonra gelen 16-21 yaşları arasındaki dönem ise, olumluluk dönemi olarak kabul edilmektedir.

Ergenlik döneminde otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde anne-baba tarafından bazen çocuk, bazen yetişkin gibi algılanan çocuk, ne zaman ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal gelişimlerine ayak uyduramaz, “kimlik karmaşası”na düşebilir. Yetişkin baskılı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren, önemseyen ve değer veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Ergen, birinin karşıtı ikizli duygular dile getirebilir. Yetişkinin uzaktan denetimine ihtiyaç duyar. Aynı zamanda anne-babanın en yetişkinin güvenini kazanmaya, kendine güvenilen bir insan olmaya ihtiyaç duyar. Kendisine güven duyulmaması onda kaygı yaratır.

Ergenlik döneminin temel özelliklerinden biri olan güvensizlik, ergenin atılgan, gösterişçi ya da çekingen bir birey olmasına sebep olabilir. Bu evrede ergen, başkalarının kendisi hakkında verecekleri hükümler konusunda aşırı derecede duyarlıdır.

Ergen bu dönemde kişilik arayışları içindedir, arkadaş gurupları değişebilir.

Ergen kendisi ile çok ilgilidir. Ayna karşısında dakikalarca vakit harcayabilirler. Kararsızdırlar, elbise seçimine ve giyimine önem verirler. Kendilerinin özgür bırakılmalarını isterler. Ebeveyne isyankar tutum içine girebilirler.

Bu dönemde okul başarılarında düşme olabilir.

Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı, olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi, çatışmalarla dolu, olumsuz bir döneme dönüştürebilir.

Genç, ana-babasına güven duyduğu ölçüde, sorunlarına onları da ortak eder ve böylelikle çözümü kolaylaştırmış olur. Diyalogun çocukluk yıllarından bu yana kopuk olması, gençlik döneminde gencin ana-babasıyla zıtlaşmasına, kutuplaşmasına sebep olabilir. Zaman içinde genç gibi, ana – babası da, birbirlerinin varlıklarından rahatsız olmaya başlarlar.

Kuşaklar arası çatışmaya sebep olan diğer etkenlerin başında, büyümeyle yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası gelir. Ergen bu yolla kişiliğini kabul ettirmeye çalışır. Davranışlarından dolayı kendisine çocuk muamelesi yapılan genç, sık sık isyan eder.

Aile için de ergene yöneltilen farklı tutumlar, ergenin dengesizlik ve kararsızlığını artırırlar. Örneğin, bir gün: “Sen daha çocuksun, bunu bilmezsin!” diyen bir yetişkinin, bir başka gün: “Kocaman bir adam oldun, hala bilemiyorsun!” şeklindeki suçlaması, ergeni dengesizliğe iten bir sebeptir.

Ergenin görüş ve düşüncelerini hiçbir zaman bir tebessüm, ya da alaylı bir gülüşme ile karşılanmamalı, ya da kendisine “Bu konular hakkında sen ne bilirsin ki?”, “Onları düşünebilmek için daha çok küçüksün!” gibi sözler söylenmemelidir.

Eğer ergen, evde kendi gücünü kanıtlayacak bir girişimde bulummuşsa, bu faaliyetini sürdürebilmesi için kendisine cesaret verilmelidir. Ergenin ilk girişimleri uygunsuz ve başarısız bile olsa, tavır değişmemelidir. Bu işlemde ana-babanın sabrı gerekebilir.

Anne-babalar, öncelikle bu evrenin, gelişim gereği, geçici bir bunalım dönemi olduğunun bilincinde olmalıdırlar.

Bunun yanında; anne-babalar objektif, dengeli, sabırlı ve kuvvetli olmaya özen göstermelidirler.

Ergeni başkalarının önünde eleştirmemeye, davranışlarını başkalarıyla kıyaslamamaya özellikle dikkat etmelidirler.

Ergenin artık bir çocuk olmadığının, sözle ve davranışla hatırlatarak, onun için gerekli olan destek ve güveni sağlamalıdırlar.

Kısaca, kuşaklar arası çatışmaları ortadan kaldırmak için, yetişkinlerle ergenler arasında dengeli ve düzenli bir iletişim kurarak diyalogu gerçekleştirmek ve ortak değerler oluşturmak, en akıllı çözüm yolu olmaktadır.

ERGENLİK DÖNEMİDE KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR

Ergenlerin en hassas olduğu nokta güç kullanarak hükmedilmeye çalışılmasıdır. Ergen anne ve babalarından büyüdüğünü kabul etmelerini ne bu konuda tutarlı davranmalarını bekler. Böyle durumlarda ergen kendini anlaşılmamış ve engellenmiş hisseder. Bu dönem yoğun bir eleştirme, inceleme, karşılaştırma dönemidir. Kardeşler arası çatışma yaşar. Kardeşlerinden kendilerini anlamalarını büyüdüklerini fark ederek saygı göstermelerini beklerler. Anne babalar ergenlik döneminde çocuklarının kendilerinden uzaklaştıklarını hissederler ve üzülürler. Aslında ebeveynlerine her zamankinden daha fazla bağlıdır.

Başarı ergenlik döneminde düşebilir. Nedeni dağılan bilgiyi toparlayamamak , ders çalışmak için gerekli motivasyonu sağlayamamaktır. Sürekli hayal kurmaktan, kendilerini verememekten şikayet ederler. Ancak nedenini anlayamazlar. Ergenler ilgi odağı olmaktan hoşlanırlar. Ergenler heyecanlı ve acelecidirler. Öğretmenlerde kişilik ve bilgi birikimine dikkat ederler.

ERGENİN AİLE İÇİ İLİŞKİ VE SORUNLARI

Ergenin davranışlarına rehberlik edecek değerleri kazanması ve sosyal yönden sorumluluklarını öğrenmesi konusunda yardıma gereksinimi vardır. Bu gereksinimi karşılayan ve ergenin yaşamında etkili olan toplumsal kurum, ailedir.

Ergen yaşadığı toplumda, kendi görev ve statüsü hakkında açık seçik bir fikre sahip değildir. Kendisine yetişkin görev ve sorumlulukların verilmemesi ergeni mutsuz kılar.
Aile yuvasında gördüklerinin olgunlaşmakta olan ergenin kişilik yapısında biçimlendirmede çok büyük, çok derin etkisi vardır. Aile yuvasının havası ve ortamı, aile bireyleri arasındaki ilişkiden doğar. Ama baba ile çocuk arasındaki belli başlı ilişkiler, güçlünün tutumuyla gücün yani otoritelerin türünü ve bunların ergen üzerindeki etkisi ile gencin bunu algılayışını belirler.

Ergenlik döneminde anne baba kontrolüne karşı gelişe tepkiye koşut olarak otorite desteğine olan gereksinim, duygusal gerginliğe neden olur .
Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı,olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi çatışmalarla dolu olumsuz bir döneme dönüştürebilir.

İkna ederek denetlemeyi seçen ana -babanın çocuğu, onların duygu, düşünce, değer ve beklentileri hakkında sebepleri ve sonuçları ile birlikte bilgi sahibidir. Anlaşılır ve tutarlı tepkilerin birikimi, hangi davranışın sonuçlarının ne olacağını belirlemiştir.

Dolayısıyla genç, hem davranış seçimlerinde kendini özgün görebilir, hem de seçimleri hakkında kısıtlanacağından çekinmeden ana-babasına danışabilecek bir durumdadır.
Zor yoluyla veya sevgi esirgeyerek denetlemek, gençleri ana-babaların isteklerine uygun davranışlara yöneltmek için kısa vadede geçerli gibi görünebilir. Anne ve babanın ergene güven vermesi ve aralarındaki diyalogu en iyi biçimde sürdürmesi gerekir.

Ergenlerin bu dönemde ailelerine olan bağımlılıkları azalır. Hiçbir şey beğenmez, sürekli şikayet edecek bir şeyler bulurlar. Eve istediği zaman girip çıkmak ister. Ailesinin en ufak bir eleştirisine büyük tepkiler verir. Kendine yöneltilen eleştirileri kabul etmez, sürekli eleştirmeyi sever. Boş vermişlik içindedir. Anne babasının beğenileriyle alay eder. Anne babasının düşüncelerini eskimiş bulur. Onlardan öğrenecek hiçbir şeyi kalmamış sanır. Bu dönemde aileye büyük bir görev düşer. Aile bu davranışların bir süre sonra geçeceğini bilmeli ve sabırlı davranmalıdır. Aileyle fikir bazında çatışma , isyankar tutum bu dönemde artar.

AİLELERİN ŞİKAYETLERİ

¬ Hırçınlaştı. Ders çalışmıyor. Sorumluluk duygusu yok. Canım sıkılıyor diyor. En küçük isteklerini sert bir dille bildiriyor. Kardeşlerini kızdırmaktan zevk alıyor.

¬ Okuduğunu anlamıyor gibi. Durgunlaştı,dalgınlaştı. Çabuk karamsarlığa düşüyor. Ara sıra hiç yoktan huysuzlaşıyor. Sert karşılıklar veriyor.

¬ İleri derecede alıngan. Derslerinde gene başarılı ama oyuna,eğlenceye çok düştü. Olur olmaz her şeye ağlıyor. Evde huzursuz dışarıda sıkılgan.

¬ Her istediğini yaptırmak istiyor. Aşırı süsleniyor. Siz bana karışmazsınız diyor. Babasından çekindiği için dolambaçlı yollara sapıyor.

¬ Derslerinde başarılı. Hiç sorun çıkartmayan bir çocuk. İki kez okula gitmemiş. Arkadaşlarıyla gezmiş. Sorunca yalan söyledi. Bu davranışı bizi çok şaşırttı.

¬ Çok harçlık istiyor. Çok geziyor,eve girmek istemiyor. Spora çok düştü. Derslerine boş veriyor. Banyoya sokamıyoruz. Ellerini bile yıkatamıyoruz. Saçını kestiremiyoruz

¬ Son derece asi ve hırçın olmaya başladı. Başına buyruk olmak istiyor. Dayak,kötü söz,tatlı söz hiçbiri sonuç vermiyor. Bir psikologla mı görüşmeliyim?

ÇOCUKLARIN ŞİKAYETLERİ

¬ Büyüklerin anlayışsızlığı ve baskısı,onur kırıcı davranışlar

¬ Arkadaş edinmede güçlük

¬ Kız-erkek arkadaşlığının olmaması,

¬ Kız erkek arkadaşlığının aile ve çevre tarafından anlaşılmaması ve karşı çıkılması

¬ Boş zamanlarını etkin bir biçimde değerlendirecekleri yerlerin,olanakların olmaması

¬ Evde ve okulda dayağın bir eğitim aracı olarak kullanılması

¬ Cinsel sorunlarını aile üyeleriyle konuşamamak

¬ Çocuk yerine konmak,ana-babaya karşılık verememek

¬ Ana-babanın arkadaş seçimlerine karışmaları

¬ Yeni tanıştıkları insanlarla rahat konuşamamak

¬ İzinsiz dışarı çıkamamak

¬ Kendine güven duymamak,sık sık yaptığı hatalardan dolayı utanmak

¬ Ölüm korkusu,dini konulara aşırı eğilim,neyin doğru neyin yanlış olduğunun araştırılması

¬ Dikkati toplayamamak,Ders çalışırken zamanını iyi değerlendirememek

¬ Ders çalışmasını engelleyecek bir çok yan uğraşların olması

Arkadaşlarıyla ilişkisi:

¬ Ergen için arkadaşları çok önemlidir.

¬ Arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir.

¬ Bu dönemde ergenler kendi aralarında arkadaş grupları oluştururlar.

¬ Bu grupların kendi aralarında yazısız kuralları vardır. Kurallarına uyan kişileri gruplarına alırlar.

¬ Her ergen bir arkadaş grubunda olmak ister.

¬ Erkeklerin kurdukları gruplar daha kalabalıktır, ilişkiler yüzeyseldir.

¬ Kızlardan oluşan gruplar daha küçüktür, ilişkiler ise daha sıkıdır.

¬ Ailesi içinde geçimsizlik ve dengesizlik olan ergenlerde, bir baskı hakim ise masum arkadaş grupları yerine çeteye yönelir.

Kız-erkek ilişkisi:

¬ Ergenliğin ortalarına doğru, karşı cinse olan ilgi artar.

¬ Ergen, karşı cinsin ilgisini çekebilmek için giyim kuşamına dikkat eder.

¬ Ergenlik dönemiyle ilgili duygular:

¬ Kızlar, erkeklerden daha erken duygusal olgunluğa ulaşır ve duygularını kontrol edebilirler.

¬ Ergenin duygularında bir yoğunlaşma görülür, bunu ergen dışarı vurma ihtiyacı güder.

¬ Ergen yaşadığı olumsuz duyguları bağırarak, ağlayarak, el - kol hareketleri yaparak belli eder.

¬ Ergenin yaşadıkları olumlu duygularsa ergen şiir yazar, öykü yazar ya da hatıra tutar.

¬ Ergen duygularını daha çok arkadaşlarıyla paylaşmaktan hoşlanır.

¬ Aşık olmak bu dönemde baskın bir duygudur. Bazen bunu karşı cinse belli edebilir, bazen de duygularını saklamayı tercih edebilir.

¬ Bu dönemde aşırı şekilde hayal kurma görülür.

¬ Ergende yalnız kalma isteği vardır.

¬ Ergen, sosyal ilişkilerden korkar.

¬ Sevgi, ergenin ihtiyacı olan bir duygudur.

Soyut işlemler:

¬ Genelleme, tümdengelim - tümden varım zihinsel işlemleri rahatlıkla yapabilir.

¬ Bir sorunun çözümünde bir çok faktörü görebilir ve ele alabilir.

¬ Mecazi söyleyişi anlayabilir.

¬ Miza ve espri anlayışı da gelişmiştir.

¬ Mantık oyunlarını sever ve onlarla uğraşır.

¬ Tartışmalara katılmayı sever.

¬ İnsanlık, hürriyet, adalet ve din gibi soyut kavramları anlamaya başlarlar ve düşünebilirler.

¬ Kişiye, yere ve zamana göre değişen görece kavramlar da bu dönemde edinilir.

¬ Kuralların değişebileceğini kavramaya başlar.

¬ Ergen kendi kendini çok eleştirir, kendini çok eleştirdiği için de herkes tarafından eleştirildiğini sanır.

¬ Sanki herkesin dikkati onun üzerindedir, herkes onun dış görünüşüne çok önem vermektedir.

¬ Ergenin ben merkezci düşünce biçiminin diğer bir özelliği de kendi düşüncesinin, kendi inançlarının en doğru en orijinal olduğunu sanmasıdır.

Ergen bir çelişkiler dünyasında yaşamaktadır. Bir yandan çevresindekilerin kendisine ilişkin düşüncelerine çok önem verirken, bir yandan da kendisini herkesten daha akıllı sanmaktadır.

Ergenler kendilerini olduğu gibi yargılamadan kabul eden, sevgi, saygı gösteren, güven ve destek veren özdeşim modelleri ile karşılaşma şansına sahip olurlarsa, sağlıklı bir kimlik geliştirebilirler.

Ergenlik dönemi, kısaca bireyin çevresiyle ve kendisiyle çatışma halinde olduğu bir dönemdir.

23 Eylül 2008 Salı

Okul Fobisi

Bir uzmana danışın.
Milli Eğitim Bakanlığı iki yıl önce aldığı bir kararla ilköğretim birinci sınıf öğrencilerini “okula uyum programı” uygulamak için bir hafta erken okula çağırıyor. 1 Eylül’de yani yarın 1 milyonu aşkın ilköğretim birinci sınıf öğrencisi okula başlayacak. Veliler de, çocuklarının okula alışma sürecinde sınıf ortamında yer alacaklar. Rehberlik ve Psikolojik Danışma servisleri de bu konuda aileleri bilgilendirecek. Bütün bu çabaların nedeni “okul fobisi”. Çünkü, öğrencilerin yüzde 12’si okula başlama sürecinde okul fobisi yaşıyor. Daha çok büyük kentlerde, evin dışında ilk kez farklı bir yaşamla tanışan çocuklarda görülen bu okul reddinin önüne geçmek için hem öğretmenler, hem de okul yönetimi onları bu bir haftada okula adapte etmeye çalışacak. Çocukların tatil rahatlığının ardından okul disiplinine uyum sağlamaları ve eğitim temposuna ayak uydurmaları için desteğe ihtiyaçları olacak.

Hem çocukların, hem velilerin bu geçiş sürecini sorunsuz atlatmaları için çocukları iyi gözlemlemek gerekiyor. Her sabah okula gitmek için evden çıkmakta zorlanan, çeşitli bahanelerle evde kalmak isteyen çocukta okul fobisi olma ihtimali yüksek. Okulu reddetme sadece yeni başlayanlarda değil, ileri sınıflarda da görülebiliyor. Evinden, annesinden ayrılan çocuğun hırçınlığını, ağlama nöbetlerini “şımarıklık” olarak algılamak yerine bir uzmandan destek almak gerekir.

Anneleri tarafından aşırı özenle büyütülen çocuklar, okul fobisini daha yoğun yaşıyor. Çocuk ailesinden, evinden ilk ayrılışını okulla yaşıyor.

Okul fobisi nedir?

Okul fobisi, okul çağına gelmiş çocuğun okula gitmekte zorlanması, gitmek istememesi, bunu psikolojik sosyal ve davranışsal sürecine yansıtmasıdır.

Okul fobisinin davranışsal belirtileri

- Mide bulantısı, kusma, baş ağrısı, karın ağrısı

- İştah kesilmesi, enerjisinde düşüklük

- Gece uykuya dalmakta zorluk ve uykudan sık aralıklarla uyunma

- Neşesiz ve mutsuz yüz ifadesi

- Altına kaçırma

Psikolojik belirtileri

- Depresyon, kaygı, panik bozukluk, sosyal fobi (arkadaşlarla ilişki kurmakta zorlanma, kalabalık ortamlardan uzaklaşma isteği, sınıf içinde durmakta güçlük çekme)

- Aileden (özellikle de anneden) ayrılma endişesi

- Bu belirtiler çocukta özelikle okula gitme zamanı yaklaştıkça ortaya çıkar ya da şiddetini arttırır.

- Çocuk okula gitmemesine dayanak olarak çeşitli sebepler ortaya koyabilir:

Öğretmeninin kendisine kötü davrandığı ve ondan korktuğunu söylemek. Arkadaşlarının kendisine kötü davrandığını söylemek. Annesinden ayrılırsa onların başına bir şey geleceğinden endişe duyması, gibi.

Okul korkusunu en yoğun hisseden çocukların, uyumlu, başarı odaklı, onay bekleyen, aileye bağımlı olan çocuklar olduğu gözlenmektedir.

Anaokulunda ilk gün stresi nasıl atlatılır?

Her okula başlayan çocuk aynı tepkiyi göstermez. Anaokuluna başlayan çocukların zaman ve uzaklık kavramı tam oturmadığı için ilk kaygıları bu yönde olur. İlk gün okulda 1-2 saat kalmak, annenin onu ne zaman alacağını saat üzerinden göstermesi, öğretmenle tanıştırıp, nasıl yardım isteyeceğini anlatması sorunları azaltabilir. Taviz vermeden eski düzeni içinde çocuğun anaokuluna gidip gelmesi sağlanmalı ve çocuğun evde kalmasına izin verilmemeli.

-Çocuğa ilgisiz olmak ya da aşırı derecede ilgi göstermek çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimini geciktirmekle birlikte öğrenme ve uyum sorunlarını yaşamasını kaçınılmaz kılmaktadır.

-Giysilerini ve çantalarını birlikte hazırlayın.

Çocuk bu soruları kendine sorar:

- Evimize ne kadar uzaklıktayım?

- Annem beni alacak mı?

- Bu çocukları tanımıyorum. Ne yapacağım?

- İhtiyaçlarımı kime söylerim, yardım ederler mi?

- Ev kuralsız bir yerdi. Her şeyi kuralla yapacak olmak sıkıcı. Nasıl uyacağım?

Okulun ilk günü ne yapmalı?

- Okul sabahı birlikte, güzel bir kahvaltı yapın.

- Çocuğunuza her şeyin yolunda gideceğini ifade edin.

- Vedalaşmanızı kısa tutun ve okuldan ayrılın.

- Okul çıkışı tam zamanında geleceğinizi söyleyin ve tam söz verdiğiniz saatte okulda olun.

- Eve geldiğinde, çocuğunuzun okulda yaşadıkları ile ilgili onunla konuşun. Eğer anlatmak istemiyorsa sabırlı olun.

- Akşamları erken yatmasına özen gösterin.

- Çocuğunuzun bu mutlu başlangıcını ilk günün akşamında minik bir parti ile kutlayabilirsiniz.
Anne babalara öneriler
Bilfen İlköğretim Okulları Rehberlik Zümre Başkanı Aslı Özsaray ve Sebahat Başusta Şen, ailelere ve öğretmenlere şu önerilerde bulundu:

- Çocuğun mutlaka okula gitmesi sağlanmalı. Bu konuda taviz verilmemeli.

- Çocuk suçlanmamalı, korkusu ve gözyaşlarıyla alay edilmemeli.

- Vedalaşmaları çabuk ve kısa süreli tutarak, ayrılıkların doğal olduğu hissettirilebilir.

- Günün değerlendirmesini yapmak çocuğa iyi gelebilir. Çocuğun endişelerini, sıkıntılarını paylaşmak ve bunlar üzerine konuşmak hem kendisini rahatlatmasını sağlar, hem de yalnız olmadığı hissini yaşatır.

- Bu sıkıntılı durumun geçici olabileceği, kendisiyle aynı durumda olan başka çocukların da olduğu anlatılabilir.

- Boş zaman ve oyun becerileri kazandırarak anne babaya bağımlılık azaltılabilir.

- Anne ve baba çocuktan beklenti düzeyini gerçekçi tutmalı ve çocuğa zaman tanımalı.

- Okulların açılmasına en geç bir hafta kala, çocuğunuzun uyku saatlerini okulu dikkate alarak düzenleyin.

- Çocuğunuzla, okulula ilgili sohbetler yapın. Okula ne zaman gideceğini, neler yapacağını, ne zaman ve nasıl döneceğini açık bir dille önceden anlatın.

- Anne-baba olarak, çocuğunuzdan ayrılmak konusunda sizin de endişeleriniz olabilir. Endişelerinizi çocuğunuza hissettirir ve yanında konuşursanız, çocuğunuzun güvensizliğini pekiştirir; kaygı düzeyinin artmasına sebep olursunuz.

Yaşanmış birkaç örnek

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan Nuran Çakmakçı-Prof. Dr. Mücahit Öztürk’ün “Okul Fobisi” adlı kitabından vaka örnekleri:

“İlköğretim 4’üncü sınıfta bir kız çocuğu. Şikayeti kendi ifadesiyle “içimde bir sıkıntı var, okulda kendimi güvende ve rahat hissetmiyorum.” Annesi bize getirdi. 1 ve 2’nci sınıfta anneyi sınıfta istemiş. İki aydır sürekli anneyle okula gidiyor. Annenin sürekli değil, ama birkaç ders beklemesini istiyor. Bu çocukta yoğun şekilde anneden ayrılma kaygısı vardı. Annesine ve kendisine kötü birşey olacak endişesi yaşıyordu. Tıbbi tedaviye başlandı, öğretmenine rapor yazıldı. Öğretmen oldukça anlayışlı davrandı. Teşvik edici yüreklendirici mesajlar veriyordu. Sadece tıbbi tedavi uyguladık. Tedaviden iki ay sonra tamamen annesiz bir şekilde okula gitmeye başladı ve o dönemi bu şekilde bitirdi.”

“8 yaşındaki kız çocuk, ilkokul 2’nci sınıfa gidiyordu. Birinci sınıfta tüm yıl anne okulda kalmış ve çocuğu beklemiş. Bu dönemde tedavi başvurusu olmamış. 2’nci sınıfta da çocuk anneyi sürekli okulda isteyince, aile tedavi için bize başvurdu. Aslında bu yıl çocuk annesini okulda istese de yalnız kalmayı becerebilmiş. Çocuk okula düzenli devam ediyor. Ancak, her sabah kusması ve bulantısı oluyor. Hafta içi okul için uyandığında mutlaka kusuyormuş. Hafta sonları ise böyle bir sorun gözlemlenmiyor. Annenin de tedaviye getirme sebebi bu bulantı ve kusmalar. Çocuğun cumartesi ve pazar günleri çok rahat olup hafta içi sıkıntı yaşaması olayın fizyolojik olma ihtimalini çok azaltır. Yine de fiziksel incelemeler yapıldı ve olumsuz bir sonuç çıkmadı. Her sabah varolan bulantı ve kusmanın temel nedeni kaygı bozukluğuydu. Çocuk iyi niyetle, sıkıntısına karşın kendini zorlayarak her gün okula gidiyor ve derse giriyor; ancak sabahları çok zorlanıyor. Bu da bir okul fobisi vakası. Çocuğun öğretmeniyle ilişkisi iyi değildi. Öğretmen biraz sert ve kuralcıydı. Öğretmenine bu konuyu anlattık, iletişim kurduk, ilaca başladık.”

“15 yaşında lise birinci sınıfa giden bir kız öğrencimiz vardı. Okula gitmiyor, son dönemlerde yemek yemiyor, zayıflayıp halsiz kalıyor. Aile bu şikayetlerle bize geldi. Aslında ilköğretim 8’inci sınıfta ilk belirtiler başlamıştı. Daha önce derslerinde başarılı, okulu seven ve isteyen bir öğrenciyken okula karşı bir isteksizlik gelişmişti. Ancak, okula yine de gitmişti. Son zamanlarda okula gitmeyi reddetmişti. Lisedeki arkadaşlarıyla uyum sağlayamamış, arkadaşlarıyla iletişim kuramamıştı. Çekingen davranıp, izole olmuştu. Tedaviye başlandı. Psikoterapi uygulandı. Seanslara düzenli geldi. İlaç tedavisine de başlandı. Tüm çabalara karşı çok uzun süre okula gidemedi. Şimdi başka bir okula yönlendirdik.”
Öğretmenlere öneriler
- Çocuğun okulda kendisini yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınmalı.

- Davranışları anlayışla karşılanmalı “Naz yapıyorsun, numara yapıyorsun” gibi şeyler söylenmemeli. Çünkü çocuk gerçekten kaygı duyar.

- Okulda çocuğun ilgisini çekecek sınıf içi aktiviteler çoğaltılabilir.

- Çocuk aktivitelere katılmaması halinde zorlanmamalı, kendi isteği ön plana alınmalı, rahat yapabileceği aktivitelere dahil edilmeli. Başarılı davranışları ödüllendirilebilir.

- Çocuk okuldan uzak kalmamalı. Sınıfa girmiyorsa bile belli bir süre okul içinde, Rehberlik Servisi’nde ikna edilerek sınıfa girmesi sağlanmalı.
Yetişkinler bile bu sorunu yaşayabilir
Arkadaşımız Şeyda İpek Baykal’ın sorularını cevaplayan Hacettepe Üniversitesi İİBF Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Özdemir bu konuda şunları söylüyor:

“Okula yeni başlamak, ya da yeniden okula başlamak, çocukluğumuzdan yetişkinliğimize kadar her yıl hepimizi etkilemiş bir olay. Yetişkinler bile tatil dönüşü işe alışmakta zorluk çekiyor. Çocukların tatil sonrası okula dönmeleri sürecinde yaşadıkları da buna benzer birşey. Öğrencinin yaşına, kişiliğine, ailesinin sosyal, psikolojik ve kültürel yapısına göre değişim gösteren uyum süreci anne babalar tarafından takip edilmeli.

Adaptasyon sorunu sadece tatil sonrası yaşanan bir durum değil. İlkokula yeni başlayan çocuklarda sıkça yaşanan okul korkusu, farklı bir ortamda kendini savunmasız ve yalnız hissetmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu korkuyu yaşayan çocuklar sadece okula ilk kez başlayan öğrenciler değil. Yaş ilerledikçe bu korkular farklılık gösterir. İlkokula başlayan bir çocuk kendine güvensizlikten dolayı; ortaokul ve lise öğrencisi ise derslerde ve sınavlarda başarılı olmayacağını düşündüğü için bu korkuyu yaşar. Çocuğun okul ile ilgili bütün kaygıları dinlenmeli, duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışılmalı. Okul korkusu çocukta olduğu kadar okul ve öğretmen tutumlarından da kaynaklanabilir. Her anne ve baba çocuğuna bu kaygılarını anladığını, zamanla geçeceğini ve okul hayatının kendileri için de önemli olduğunu vurgulamalı. Ayrıca anne babalar okul alışverişini çocuk ile birlikte yapmalı. Bu davranış biçimi çocuğun kendine olan özgüveni artırırken, okula adaptasyon sürecinde faydalı bir başlangıç yaratır.”


Yazan : Nuran Çakmakçı
Kaynak : Hürriyet İK

Yabancı Dil Alanından Öğrenci Alan Puan Türlerine Göre Yükseköğretim Programları

Aşağıda yer alan bölümleri tercih eden adayların Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) ilgili puan türünden olmak koşuluyla 0,8 ile çarpılacaktır.

Lise Türü:

Lise ,Yabancı Dil Ağırlıklı Lise ,Özel Lise ,Anadolu Lisesi ,Yabancı Dille Öğretim Yapan Özel Lise ,Polis Koleji ,Akşam Lisesi ,Özel Akşam Lisesi ,Açıköğretim Lisesi ,Çok Programlı Lise

Alan Adı:

Sosyal Bilimler ,Edebiyat ,Sosyal Bilimler ve Edebiyat ,Dil ve Edebiyat

Genel Kültür

Yükseköğretim Programları:

DiL :Alman Dili ve Edebiyatı ,Almanca Öğretmenliği ,Amerikan Kültürü ve Edebiyatı ,Arap Dili ve Edebiyatı ,Arapça Öğretmenliği ,Bulgar Dili ve Edebiyatı ,Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı ,Çeviribilim ,Çin Dili ve Edebiyatı ,Dil Bilimi ,Eski Yunan Dili ve Edebiyatı ,Fars Dili ve Edebiyatı ,Fransız Dili ve Edebiyatı ,Fransızca Öğretmenliği ,Hindoloji ,Hungaroloji ,İngiliz Dil Bilimi ,İngiliz Dili ve Edebiyatı ,İngilizce Öğretmenliği ,İngilizce Öğretmenliği (AÖF) ,İspanyol Dili ve Edebiyatı ,İtalyan Dili ve Edebiyatı ,Japon Dili ve Edebiyatı ,Japonca Öğretmenliği ,Karşılaştırmalı Edebiyat ,Kore Dili ve Edebiyatı ,Latin Dili ve Edebiyatı ,Leh Dili ve Edebiyatı ,Mütercim-Tercümanlık ,Rus Dili ve Edebiyatı ,Sinoloji ,Turist Rehberliği ,Turizm ve Rehberlik ,Urdu Dili ve Edebiyatı ,Yunan Dili ve Edebiyatı

EA–1 :Okul Öncesi Öğretmenliği ,Turizm İşletmeciliği (Yüksekokul) ,Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik ,Turizm ve Otel Yüksekokulu (Yüksekokul) ,Turizm ve Otelcilik (Yüksekokul) ,Uluslararası Ticaret (Yüksekokul)

EA–2 :Sınıf Öğretmenliği ,Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ,Turizm İşletmeciliği (Fakülte) ,Turizm ve Otel Yüksekokulu (Fakülte) ,Turizm ve Otelcilik (Fakülte) ,Uluslararası Finans ,Uluslararası İlişkiler ,Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği ,Uluslararası Ticaret (Fakülte) ,Uluslararası Ticaret ve Finansman ,Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik

SÖZ–1 :Anaokulu Öğretmenliği

Aşağıda yer alan bölümleri tercih eden adayların Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) ilgili puan türünden olmak koşuluyla 0,24 ile çarpılacaktır.

Lise Türü:

Anadolu Öğretmen Lisesi

Alan Adı:

Sosyal Bilimler ,Edebiyat ,Sosyal Bilimler ve Edebiyat ,Dil ve Edebiyat

Genel Kültür ,Sınıf Öğretmenliği

Yükseköğretim Programları:

SÖZ–1 :Anaokulu Öğretmenliği ,İşitme Engelliler Öğretmenliği ,Görme Engelliler Öğretmenliği ,Zihin Engelliler Öğretmenliği

EA–1 :Üstün Zekalılar Öğretmenliği ,Okul Öncesi Öğretmenliği

EA–2 :Sınıf Öğretmenliği

DİL :Arapça Öğretmenliği ,Fransızca Öğretmenliği ,İngilizce Öğretmenliği ,İngilizce Öğretmenliği (AÖF) ,Japonca Öğretmenliği ,Almanca Öğretmenliği



Fen Alanı mezunlarının AOBP lerinin 0,8 ile çarpılacağı kayıpsız tercih yapabileceği ortak alanındaki bölümlerin listesi

Acil Yardım ve Afet Yönetimi

SAY-1

Aktüerya

SAY-1

Beslenme ve Diyetetik (Yüksekokul)

SAY-1

Bilgisayar Öğretmenliği

SAY-1

Bilgisayar Sistemleri Öğretmenliği

SAY-1

Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri

SAY-1

Bilgisayar ve Kontrol Öğretmenliği

SAY-1

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği

SAY-1

Bilişim Sistemleri ve Tekn. (Yüksekokul)

SAY-1

Ebelik (Yüksekokul)

SAY-1

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (Yüksekokul)

SAY-1

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon

SAY-1

Güverte (Yüksekokul)

SAY-1

Havacılık Elektrik ve Elektroniği

SAY-1

Hemşirelik (Yüksekokul)

SAY-1

İşletme Mühendisliği

SAY-2

Kimya Öğretmenliği

SAY-1

Makine (Yüksekokul)

SAY-1

Tütün Eksperliği

SAY-1

Uçak Elektrik-Elektronik

SAY-1

Uçak Gövde-Motor

SAY-1

Uçak Gövde-Motor Bakım

SAY-1

Akterya Bilimleri

SAY-2

Astronomi ve Uzay Bilimleri

SAY-2

Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği

SAY-2

Beslenme ve Diyetetik (Fakülte)

SAY-2

Bilgisayar Bilimleri

SAY-2

Bilgisayar Mühendisliği

SAY-2

Bilgisayar ve Enformasyon Sistemleri

SAY-2

Bilgisayar-Enformatik

SAY-2

Bilişim Sistemleri Mühendisliği

SAY-2

Bilişim Sistemleri ve Tekn. (Fakülte)

SAY-2

Biyokimya

SAY-2

Biyoloji

SAY-2

Biyoloji Öğretmenliği

SAY-2

Biyomedikal Mühendisliği

SAY-2

Biyomühendislik

SAY-2

Cevher Hazırlama Mühendisliği

SAY-2

Çevre Bilimleri ve Yönetimi

SAY-2

Çevre Mühendisliği

SAY-2

Deniz Teknolojisi Mühendisliği

SAY-2

Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği

SAY-2

Deri Mühendisliği

SAY-2

Diş Hekimliği

SAY-2

Ebelik (Fakülte)

SAY-2

Eczacılık

SAY-2

Elektrik Mühendisliği

SAY-2

Elektrik-Elektronik Mühendisliği

SAY-2

Elektronik Mühendisliği

SAY-2

Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği

SAY-2

Endüstri Mühendisliği

SAY-2

Endüstri Sistemleri Mühendisliği

SAY-2

Endüstri Ürünleri Tasarımı

SAY-2

Endüstriyel Tasarım

SAY-2

Enerji Sistemleri Mühendisliği

SAY-2

Fen Bilgisi Öğretmenliği

SAY-2

Finans Matematiği

SAY-2

Fizik

SAY-2

Fizik Mühendisliği

SAY-2

Fizik Öğretmenliği

SAY-2

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (Fakülte)

SAY-2

Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği

SAY-2

Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği

SAY-2

Genetik ve Biyomühendislik

SAY-2

Gıda Mühendisliği

SAY-2

Güverte (Fakülte)

SAY-2

Havacılık ve Uzay Mühendisliği

SAY-2

Hemşirelik (Fakülte)

SAY-2

Hemşirelik (Yüksekokul)

SAY-1

Hemşirelik ve Sağlık Hizmetleri

SAY-2

Hidrojeoloji Mühendisliği

SAY-2

İç Mimarlık

SAY-2

İlköğretim Matematik Öğretmenliği

SAY-2

İmalat Mühendisliği

SAY-2

İnşaat Mühendisliği

SAY-2

İstatistik

SAY-2

İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri

SAY-2

İşletme Mühendisliği

SAY-2

Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği

SAY-2

Jeofizik Mühendisliği

SAY-2

Jeoloji Mühendisliği

SAY-2

Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarisi

SAY-2

Kimya

SAY-2

Kimya Mühendisliği

SAY-2

Kimya-Biyoloji Mühendisliği

SAY-2

Kontrol Mühendisliği

SAY-2

Kültür Bitkileri Üretimi ve Paz.

SAY-2

Maden Mühendisliği

SAY-2

Makine (Fakülte)

SAY-2

Makine Mühendisliği

SAY-2

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği

SAY-2

Malzeme Mühendisliği

SAY-2

Matematik

SAY-2

Matematik Mühendisliği

SAY-2

Matematik Öğretmenliği

SAY-2

Matematik-Bilgisayar

SAY-2

Mekatronik Mühendisliği

SAY-2

Metalurji ve Malzeme Mühendisliği

SAY-2

Meteoroloji Mühendisliği

SAY-2

Mimarlık

SAY-2

Moleküler Biyoloji ve Genetik

SAY-2

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Prog.

SAY-2

Nükleer Enerji Mühendisliği

SAY-2

Orman Endüstrisi Mühendisliği

SAY-2

Orman Mühendisliği

SAY-2

Otomotiv Mühendisliği

SAY-2

Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği

SAY-2

Peyzaj Mimarlığı

SAY-2

Sayısal Programlar

SAY-2

Seramik Mühendisliği

SAY-2

Sistem Mühendisliği

SAY-2

Su Ürünleri Mühendisliği

SAY-2

Şehir ve Bölge Planlama

SAY-2

Tarım İşletmeciliği

SAY-2

Tekstil Mühendisliği

SAY-2

Telekomünikasyon Mühendisliği

SAY-2

Tıp

SAY-2

Uçak Mühendisliği

SAY-2

Uygulamalı Matematik

SAY-2

Uygulamalı Matematik ve Bilgisayar

SAY-2

Uzay Mühendisliği

SAY-2

Üretim Mühendisliği

SAY-2

Veteriner

SAY-2

Yazılım Mühendisliği

SAY-2

Ziraat Mühendisliği

SAY-2