Eğitim Haberleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eğitim Haberleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2013 Cumartesi


Üniversitelerde Eğitim Süresi Değişiyor! Hangi Fakülteler Kaç Yıl Olacak?

Üniversitelerde Eğitim Süresi Değişiyor! Hangi Fakülteler Kaç Yıl Olacak?
YÖK’ün yeni düzenlemesiyle 4 yıllık üniversitelerin bazıları iki yıllığa düşürülürken bazıları da 6 seneye çıkartılacak.

YÖK taslağına eklenen maddeyle 4 yıl okutulan işletme, turizm ve otelcilik ile bankacılık gibi bölümlerin 2 seneye düşmesi, mühendislik ve eczacılık 5, mimarlık ve diş hekimliği 6 yıla çıkacak…

28 Şubat 2013 Perşembe

Her Okula Ayrı Sınav! İşte Yeni Sınav Sisteminin Ayrıntıları


SBS kalkıyor,  değişiyor ama  bitmiyor. Özel okullar ile üniversiteler kendi sınavlarıyla öğrenci alacak. Her okula ayrı  yolda…
 
Vatan gazetesinden Kıvanç El’in haberine göre, Milli  Bakanlığı, 2013 yılında son kez uygulanacak SBS’nin ardından hayata geçirilecek yeni liselere yerleştirme sistemi çalışmalarını taslak olarak tamamladı.
Galatasaray ve Kabataş gibi yoğun ilgi gören liseler öğrencileri kendi sınavıyla alacak. Öğrencinin her faaliyeti nota dönüşecek. Uygulama bu yıl başlıyor.

11 Ocak 2013 Cuma

Dinçer Öğretmen İhtiyacını Açıkladı



Dinçer Öğretmen İhtiyacını Açıkladı


Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, resmi eğitim kurumlarında ne kadar öğretmen ihtiyacı olduğunu açıkladı.

8 Ocak 2013 Salı

İstanbul’da okullar yarın da tatil


İstanbul’da etkili olan kar yağışı nedeniyle eğitime yarın da ara verildi.

ntvmsnbc
Güncelleme: 17:26 TSİ 08 Ocak. 2013 Salı
İSTANBUL - Kentte iki gündür etkili olan kar yağışı, günlük yaşamı olumsuz etkiliyor.
İstanbul Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Meteoroloji yetkililerince yapılan son değerlendirmelere göre, kentte devam eden kar yağışının yarın da etkisini daha yoğun hissettirerek süreceğinin tahmin edildiği belirtildi.

YARI YIL TATİLİ NE ZAMAN?

a7bef04c fb85 411d a2c0 75772b4f1403 milyonlarca ogrencinin heyecanla bekledigi tarih13571092740 h972227 big YARI YIL TATİLİ NE ZAMAN?


Milli Eğitim Bakanlığı Resmî  2012-2013 Eğitim Öğretim yılı için kesinleşti.

İstanbul’da okullara kar tatili


 yağışı nedeniyle bugün okulların  edildiği yerlere megakent de katıldı.

130107 okultatil.hlarge İstanbulda okullara kar tatili

ntvmsnbc

17 Mayıs 2009 Pazar

Sözleşmeli öğretmenler iş garantisinden yoksunlar

Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin Çelik, CHP Yalova Milletvekili ve TBMM Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem
İnce´nin soru önergesine verdiği yanıt, sözleşmeli öğretmenlerin hasta olması halinde işsiz kaldığını
ortaya çıkarırken, sözleşmeli öğretmelerin kadroya geçmesiyle ilgili yasal altyapı çalışmasının da
yapılmadığını ortaya koydu.
Çelik´in verdiği yanıta göre, sözleşmeli öğretmenlerin hasta olması halinde sözleşmeleri feshediliyor. Ayrıca sözleşmeli öğretmelerin kadroya gaçirilmesine ilişkin halen bir yasal altyapı çalışması başlatılmadı.
Milli Eğitim eski Bakanı ve AKP Van Milletvekili Hüseyin Çelik, CHP Yalova Milletvekili ve TBMM Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce´nin soru önergesini yanıtladı.
İnce, sözleşmeli öğretmenlerin hastalığı nedeniyle 30 günün üzerinde ücretli izin alması halinde sözleşmenin feshedilip edilmediğini sordu.
Çelik, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu´nun 4/B maddesi kapsamında görevlendirilen sözleşmeli personelin "Sözleşmeli Personel
Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar" çerçevesinde istihdam edildiğini anımsattı.
Sözü edilen Esasların 10´uncu maddesinde "Resmî tabip raporu ile kanıtlanan hastalıklar için yılda 30 günü geçmemek üzere ücretli hastalık izni verilebilir" ibaresi dışında başka bir hüküm yer almadığını belirten Çelik, "Sözleşmeli personel istihdamı sadece Bakanlığımızca yapılmamakta, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da bu şekilde istihdam edilen personel bulunmakta olup anılan, esaslarda değişiklik yapılması sadece Bakanlığımızca değerlendirilecek bir husus değildir. Soruya konu sebeple sözleşmesi feshedilen öğretmen sayısı ise 1´i Van ilinde olmak üzere 11´dir" açıklamasında bulundu.
KADROLU SÖZLEŞMELİ FARKI
Çelik, kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasında öğretmenlik mesleğinin yürütülmesi açısından herhangi
bir fark bulunmadığını kaydederek, kadrolu öğretmenliğe atanmada aranan şartların sözleşmeli öğretmenliğe
görevlendirmelerde de arandığını anlattı. Doğum yapan sözleşmeli kadın personelin, mazeretine bağlı
olarak hakları saklı kalmak kaydı ile 1 yıl süreyle sözleşmesinin geçici fesih edildiğini belirten Çelik,
askerlik görevini yerine getirmek için görevinden ayrılanların ise terhislerine müteakip görevlerine
dönebildiğini bildirdi. Çelik, bir televizyon programında sözleşmelilerin belirli süre görev yapmaları halinde kadroya geçirileceğine yönelik yaptığı açıklamanın yasal altyapısına ilişkin İnce´nin sorusunu ise yanıtlamaktan kaçındı.
YENİ BAKANA GÖREV
CHP Yalova Milletvekili ve TBMM Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce, Çelik´in seçim öncesinde katıldığı
programda öğretmenlere müjde verdiğini anımsatarak, "Çelik sözleşmeli öğretmenleri kandırmıştır. Biz sayın Çelik´in bakanlığı döneminde olduğu gibi Bakan Nimet Çubukçu´nun döneminde de sözleşmeli öğretmenlik gibi uygulamalara karşı olmaya devam edeceğiz. Sayın Çubukçu´nun, Sayın Çelik´in verdiği sözü devam ettirerek yasal altyapıyı oluşturması gerekiyor. yoksa otomatik pilot içinde sözleşmeli öğretmenlere kadro verilmesi de mi vardır?" diye konuştu.

Prof. Yarımağan: ÖSS´ye başvurularda ciddi bir düşüş var

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ÖSS’ye bu yıl başvuran lise son sınıf düzeyindeki aday sayısının, 2007 yılına göre 164 bin 896 azaldığını, bunun ciddi bir azalma olduğunu belirterek, nedeninin araştırılması gerektiğini bildirdi.
Yarımağan, kızının mezun olduğu Gazi Anadolu Lisesinde, öğrencilere 2010 yılında uygulamaya girecek yeni üniversiteye giriş sistemini anlattı. Yarımağan, yıllarca veli olarak geldiği okulda bu kez konferans vermek üzere bulunduğunu söyledi.
Üniversiteye giriş sınavlarının 1950’li yılların sonunda başladığını, ilk dönemlerde üniversitelerin ayrı ayrı sınavlarla öğrenci aldıklarını ancak 1974’den itibaren ÖSYM’nin düzenlediği kaydeden Yarımağan, üniversiteye giriş sisteminde yapılan değişikliklere değindi.
Bugünkü sistemin, 2006 yılından bu yana uygulandığını, 2010 yılından itibaren de iki aşamalı yeni bir sisteme geçileceğini anımsatan Yarımağan, halen uygulanmakta olan sistemin hem avantajları, hem dezavantajları bulunduğunu kaydetti.
Yarımağan, gelecek yıldan itibaren iki aşamalı olarak düzenlenecek sınav sisteminin adayların düzeylerini ölçme ve üniversiteye yerleştirme açısından, bu yıldan farklılıkları olacağını ifade etti.
"ÖSS’DEN BIKTIK"
Yeni sistemde ilk aşamanın adına Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ismini verdiklerini söyleyen Yarımağan, espriyle karışık "Yıllarca hep ÖSS dendi. ÖSS’den bıktık. ÖSS ile ilgili biliyorsunuz video klipler de var. Ben bunları tebessümle karşıladım ama bize söyledikleri yenilir yutulur değildi" diye konuştu.
Sınavın ilk aşamasının nisan ayının ilk haftasında, ikinci aşamasının da haziran ayının ikinci yarısında gerçekleştirileceğini kaydeden Yarımağan, ikinci aşamada isteyen tüm adayların istedikleri oturuma katılabileceğini anlattı. Sınavda alanlara göre belirlenecek ders gruplarından belirli sayılarda ve belli bir süre verilerek sorular yöneltileceğini, derslere göre soru sayılarının, bu yıla göre daha fazla olacağını ifade eden Yarımağan, alanlara göre alt puan türleri oluşturulacağını, bunun için üniversitelerden görüş aldıklarını belirtti.
Birkaç yıl sonra sınavda "açık uçlu" sorular da yöneltilmesinin planlandığını dile getiren Yarımağan,
birçok ülkenin test usulü sınavlardan kaçtığını vurguladı. Küçük yaşlardan itibaren test usulü sorularla karşılaşan öğrencilerin bazı yeteneklerinin gelişemediğine dikkati çeken Yarımağan, "Türkiye giderek daha çok test sınavları yapıyor. Biz kendi üzerimize düşeni yapıp test sorularının yanında açık uçlu soruların da sorulacağı bir ortama geçmek istiyoruz" dedi.
Açıköğretim ve bazı lisans programlarına sınavsız girilebilmesi gerektiğini ifade eden Yarımağan, Türkiye’de şu anda sadece meslek yüksekokullarına sınavsız girilebildiğine işaret etti.
Bu okullara meslek lisesi mezunlarının kendi alanlarında geçebildiklerini kaydeden Yarımağan, "Fakat sınavsız geçişin eğitim üzerinde çok olumsuz etkilerinin olduğu görüldü. Yani bir nevi çok eleştirilen sınav, eğitimde başarıyı zorluyor. Öğrencileri çalışmaya, öğrenmeye zorlayan bir mekanizma olarak görev yapıyor. O yüzden ben bir taraftan bazı lisans programlarına sınavsız girilsin derken, zaten sınavsız girilsin denilen bazı programlar sınavlı hale getirilmeye çalışılıyor" diye konuştu.
ÖSS BAŞVURULARI
Yarımağan, konuşmasında ÖSS’ye başvuran aday sayısına ilişkin de değerlendirmede bulundu. 2009-ÖSS’ye, 101 bin 224’ü sınavsız geçiş, 1 milyon 349 bin 782’si ÖSS olmak üzere toplam 1 milyon 451 bin 6 adayın başvurduğunu bildiren Yarımağan, ÖSS’ye başvuranlardan 567 bin 903’ün son sınıf düzeyinde olduğunu kaydetti.
ÖSS’ye bu yıl başvuran adaylarda 2007 yılına göre 325 bin, geçen yıla göre de 195 bin azalma yaşandığını ifade eden Yarımağan, son sınıf düzeyinde de başvuran aday sayısının 2007’de 732 bin 799 olduğunu belirtti. Yarımağan, geçen yıl bazıları dışında liselerden mezun verilmediğini anımsatarak, 2007 yılına göre bu yıl lise son sınıflardan başvuran aday sayısında 164 bin 896 azalma olduğuna işaret etti.
Yarımağan, "Bu azalmanın nedenini bilmiyorum. Elimde Milli Eğitim Bakanlığının istatistikleri yok. Son sınıf öğrencileri mi azaldı, yoksa son sınıf öğrencilerinden sınava başvuran mı azaldı, onu araştırmak gerekiyor. Çünkü ciddi bir azalma var. Ben lise son sınıf öğrencilerinin 750-800 bin dolayında olduğunu biliyordum" dedi. ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan, 2009-YDS’ye da 32 bin 45 adayın başvurduğunu bildirdi.
"KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK YOK"
Yarımağan’ın konuşmasının ardından öğrenciler, sistemde sürekli değişiklik yapılmasından yakınarak, sistemin neden aşamalı olarak sonraki yıllarda uygulamaya konulmadığına ilişkin sorular yöneltti. Bunun üzerine Yarımağan, sınav sistemindeki yeni düzenlemelerin, "öğrencilerin ne çalışmalarında ne hazırlıklarında bir değişiklik yapmalarını gerektiren değişiklikler olmadığını" vurguladı.
Yarımağan, "2009 yılında sınava girenlere hangi derslerden ne tür sorular soruyorsak, 2010 yılında sınava girenlere
de aynı derslerden aynı tür sorular soracağız. Değişen bir şey yok. Sadece soruların sayısı fazla. Analitik Geometri’den 3 yerine 10 soru soracağız diye adaylar on kat fazla mı çalışacaklar? Bence hayır" dedi.
Sistemdeki değişikliklerin "köklü değişiklikler olmadığını" yineleyen Yarımağan, "Bu sadece sistemin
ölçme, değerlendirme ve yerleştirme açısından daha sağlıklı olmasını sağlayan aşama. Yine aynı derslerden
soru soracağız" diye konuştu.
"SBS’DE STRES DAHA FAZLA"
Milli Eğitim Bakanlığınca gerçekleştirilen Seviye Belirleme Sınavları’na (SBS) işaret eden Yarımağan:
"SBS’de dört sene sınav yapıyor. Aday dört sene hazırlanacak. Biz sınavların hepsini, 12. sınıfın sonunda
sınav yapıyoruz. Bir tanesinin 10. sınıfta, bir tanesinin 11. sınıfta yapılmasını savunanlar var. Ben buna karşıyım. 4 sene sınav yaparsanız bu, adayların bir yıl yaşadığı stresi 4 yıla yaymak olur.
SBS için de aynı şeyi söyledim. Diyorlar ki ’dört sınav yaparsak bir sınavda başarılı olmayan öbüründe olur, telafi eder’. Hayır, telafi edemez. Bugün Gazi Anadolu Lisesine girebilmek için adayın SBS’de dört sınavın dördünde de başarılı olması lazım.
Üçünde başarılı olup birinde başarısız olsun, buraya kesinlikle giremez. Dört sınavın dördü de aynı önemde. Biri diğerini telafi etmiyor. Bunun stresi dörde katlanıyor, dershaneye gidiyorsa dershaneye gittiği süre dörde katlanıyor. Her şey dörde katlanıyor. SBS’yi yapıp, sonuçları öğrencinin eline verip, ona bir geri bildirim sağlasalar, o zaman dört değil sekiz kere yapsınlar. Ama dördünün sonucu toplanıp puan çıkıyor, onunla liseye giriyor. Biz sınavı bir yılın sonunda ve oturumları peş peşe yapıyoruz." Yarımağan, ikinci aşama sınavlarının soru sayılarının ve sürelerinin henüz kesinleşmediğini belirtti.
MEB’İN İSTATİSTİKLERİ
Bu arada, Milli Eğitim Bakanlığının istatistiklerine göre, Açıköğretim Lisesi dahil lise son sınıflarda 580 bin 432 erkek, 517 bin 530 kadın olmak üzere toplam 1 milyon 97 bin 962 öğrenci bulunuyor. İstatistiklerde, Açıköğretim Lisesi öğrencileri çıkarıldığında, diğer liselerin son sınıflarında toplam 589 bin 920 öğrenci olduğu görünüyor.

5 Şubat 2009 Perşembe

2009 ÖSS nasıl olacak?

2009 yılı Öğrenci Seçme Sınavı'na girecek yüzbinlerce öğrencinin merakla beklediği değişikliği YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan SABAH gazetesine açıkladı.

Üniversite yerleştirme puanında yüzde 21 katkısı olan Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP) aşağı çekilerek katsayının etkisi azaltılacak. YÖK Genel Kurulu 2009 ve 2010 yılında yapılacak ÖSS değişikliği için perşembe günü karar verecek. Son toplantıda 2010 yılında yapılacak yeni sınav sistemiyle ilgili öneriyi tartışmaya açan YÖK, yarın yapılacak toplantıda da 2009 yılında yapılacak değişikliği belirleyecek. Toplantı öncesi SABAH'a konuşan Özcan 2009 yılı ÖSS'de yapmak istedikleri değişikliği şöyle anlattı:

YÜZDE 5'E İNEBİLİR

"Yüzde 21 katkısı olan ortaöğretim başarı puanını değiştireceğiz. Bunu aşağı çekmek istiyoruz. Çünkü bu puan hesaplanırken çocuğun sınıftaki başarısı, diğer öğrencilerin başarısı, okulun başarısı gibi çocuğun başarısının dışındaki bir çok etken hesaplanıy o r . Onları çıkarmak istiyoruz. Bunu yaparsak çocuğun kendi başarısı ortaya çıkacak. Eğer başarılıysa, alıp puanı istediği yere gidecek." AOBP'nin ne kadar aşağı çekileceğine YÖK üyeleri karar verecek. Özcan, "Üniversiteye yerleştirmede ortaöğretimin yüzde 21 olan katkısını Kurul'daki duruma göre aşağı çekeceğiz. 10-15 hatta 5 olabilir. Ben 2'ye inmesini isterim, hatta sıfıra, ancak kanun olduğu için kaldıramayız" dedi. AOBP'nin aşağı çekilmesi alanları dışında programları tercih eden öğrenciler için uygulanan düşük katsayı sistemini değiştirmeyecek. AOBP'nin ÖSS'ye yüzde 21 katkısı yüzde 10'a çekildiği takdirde (0.3), (0.8) çarpanları yine kullanılacak, ancak AOBP katkı oranı aşağı çekildiği için etkisi azalacak. Puanlar birbirine yaklaşacak.

MESLEK LİSELİ YAŞADI
Uğur Dershaneleri ÖSS Kooridanatörü Turgay Polat, AOBP'nın aşağı çekilmesinin başarılı öğrencilerin katsayı problemine takılmadan istediği bölüme girmesinin önünü açacağını söyledi. Polat şu örneği verdi: "Bir genel lise, bir meslek lisesinden iki öğrenci düşünelim. İkisinin de ÖSS puanı 300, AOBP'si 100 tam puan olsun. Bu iki öğrenci de bilgisayar mühendisliği tercih ettiğinde normal lise öğrencisinin yerleştirme puanı (0.8 katsayı ile çarpıldığı için) 380, meslek liseli öğrencinin yerleştirme puanı ise (0.3 katsayı ile çarpıldığı için) 330 oluyor. Arada 50 puanlık bir fark oluşuyor. Ortaöğretim başarı puanının katkısı yüzde 21'den yüzde 10'a düşürülürse normal liseli öğrenci 330, meslek liseli öğrenci ise 315 puan alır ve arasındaki puan farkı 15'e düşer."

DOĞUDAKİ OTELLERE UZUN TATİL GÜNDEMDE
2009-2010 eğitim-öğretim yılının Ramazan Bayramı nedeniyle 7 Eylül yerine 24 Eylül'de başlayacağını açıklayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik mevsim ve coğrafi koşullar nedeniyle Türkiye çapında okulların farklı tarihlerde açılıp kapanması için çalışma yaptıklarını söyledi. Çelik, şöyle dedi: "Sömestr tatili kışın en şiddetli geçtiği Erzurum, Kars, Van, Hakkâri, Ağrı gibi illerde uzatılabilir, iki seans halinde uygulanabilir. Bir ay tatil yapmak çok akılcı bir şey değil. Kışın iki kere '15 tatil' olabilir."

ÖSS sistemi yine değişti!

YÖK Genel Kurulu, 2010 yılından itibaren yükseköğretime geçişte uygulanacak yeni sınav sistemi konusunda karara vardı. Alınan karara göre üniversitelere giriş sınavı 2010 yılından itibaren iki aşamalı yapılacak.

Alınan karara göre üniversitelere giriş sınavı 2010 yılından itibaren iki aşamalı yapılacak. Birinci aşaması “Yükseköğretime Geçiş Sınavıö olarak adlandırılan ortak ve tek bir sınav olacak. İkinci aşama ise Lisans Yerleştirme Sınavları olarak adlandırılan 5 sınavdan oluşacak.

YÖK Genel Kurulu’nda 2010 yılında uygulanacak üniversiteye giriş sistemi ile ilgili değişiklik kararını aldı. YÖK’ten yapılan açıklamada ortaöğretimden yükseköğretime geçişte iki aşamalı sınav yapılacağı kaydedildi. Açıklamada şöyle denildi:

“Birinci aşaması Yükseköğretime Geçiş Sınavı olarak adlandırılan ortak ve tek bir sınavdır. İkinci aşaması ise lisans yerleştirme sınavları olarak adlandırılan 5 sınavdan oluşmaktadır. Yükseköğretime geçiş sınavı ortaöğretimi başarı ile tamamlayan ve yükseköğrenim görmek isteyen kişilerin tabii tutulacağı Yükseköğretime geçiş için yeterliliği ölçen bir sınavdır. Bu sınav adayların açık öğretim programları ile örgün ön lisans programlarına yerleştirilmesinde esas alınacak olan başarı puanını, lisans programlarına yerleştirilebilmesi için yapılacak lisans yerleştirme sınavlarına girebilmeleri için asgari başarı puanını belirler.

-LYS 5 SINAVDAN OLUŞACAK

Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) orta öğretimde okutulan ortak derslerin yükseköğretim açından temel belirleyici olanlarından sorular sorulacak. Bu sınavda Türkçe dil ve anlatım, temel matematik, sosyal bilimler ve fen bilimleri alanlarından sorular sorulacak.

Yapılan açıklamaya göre Lisan Yerleştirme Sınavları (LYS) adayların ders düzeyindeki bilgi ve yeteneklerini ölçen ve açık öğretim dışındaki örgün lisans programlarına yerleştirmede esas alınacak başarı puanı belirlenecek. LYS; matematik, geometri sınavı (LYS1), fen bilimleri sınavı (LYS2), Türk dili ve edebiyatı, coğrafya 1 sınavı (YLS3), Sosyal Bilimler (Tarih, Coğrafya 2, Felsefe Grubu) sınavı (LYS4), Yabancı Dil Sınavı (LYS 5) olmak üzere 5 alanda yapılacak. Bu sınavlar kapsamına birden fazla dersin yer alması halinde adayın her bir ders için aldığı puan ayrı ayrı hesaplanacak.

LYS’de alınan puanlar matematik-fen (MF), Türkçe-Matematik (TM), Türkçe-Sosyal (TS) ve Yabancı Dil (Y) olmak üzere 4 grupta hesaplanacak. Matematik-Fen grubu puan için LYS1 ve LYS2’den Türkçe-Matematik grubu puan için LYS1 ve LYS3’den sınava girecek. Türkçe-Sosyal Grubu puan için LYS3 ve LYS4’ten, yabancı dil grubu ise LYS5’den sınava girecek. Bunlardan her bir gruba giren puanın hesaplanmasında YGS’deki temel matematik ve Türkçe testleri de belli bir oranda etkili olacak.

Bu puan türlerinin her birinde ayrıca MF1, MF2, MF3 veya FM1, FM2, FM3 veya TS1, TS2, TS3 veya YD1, YD2, YD3 gibi “tasniflerinö oluşturulabileceği belirtildi.

Yapılan açıklamada şöyle denildi:

“2547 sayılı kanunun 45. maddesi hükümleri göz önünde bulundurularak; YGS’deki test puanları üzerinden belirli yeterliliklerin aranması, LYS’deki derslere ait testlerin o sınavdaki ağırlıkları, puan türlerindeki testlerin o puan türünün hesaplanmasındaki ağırlıkları, üniversitelerden görüş almak suretiyle puan türlerinin niteliğini ve niceliğinin belirleme, aynı yüksek öğretim programı için birden fazla puan türü tanımlanması hususları ile yükseköğretime geçiş sisteminin gereksinim duyduğu diğer konular YÖK Genel Kurulu tarafından daha sonraki toplantılarında karara bağlanacaktır.

YÖK’ün bu yılki sınavda herhangi bir değişiklik yapılması ile ilgili halen bir karar alınmazken edinilen bilgiye göre 2009 ÖSS’de herhangi bir değişiklik yapılmayacak.

Veliler artık kreşteki çocuğunu kamerayla izleyemeyecek

Milli Eğitim Bakanlığı(MEB), kreş ve anaokullarında velilerin çocuklarını internet üzerinden kamerayla izlemesine olanak veren sistemleri yasakladı.

Bakanlık, sistemin amacı dışında kullanılması, kötü niyetli kişilerce suiistimal edilmesi, öğretmenleri olumsuz etkilemesi, çocukları oyundan ve arkadaşlarından koparması ve çocukların kişilik gelişimini olumsuz etkilemesi gibi nedenleri gerekçe gösterdi.

Kreş ve anaokullarının cazibelerini artırmak için velilere sunduğu ‘Çocuğunuzu 24 saat izleyebilirsiniz’ hizmetine Bakanlık son verdi. Talim Terbiye Kurulu’nun okullarda kameralı sisteme ilişkin değerlendirmesinde “Güvenlik amacıyla öğretim etkinlikleri yapılan bölümlerin dışında kalan yerlerin kamerayla izlenebileceği tespit edilmiştir” denildi. Talim-Terbiye, özel kreş ve anaokullarının bağlı olduğu SHÇEK’e de bir yazı göndererek, tüm anaokullarında kameraların kapatılmasını istedi.

Çocuk haklarını ihlal
SHÇEK’ten anaokullarına giden yazıda, anaokullarının kamera ve internet aracılığıyla izlenmesinin çocuk ve eğitmen haklarının ihlaline neden olduğu vurgulanarak, “Kamera sisteminin çocukların mahremiyetine saygısızlık yapılmasına neden olduğu, okul öncesi eğitim kuruluşlarında eğitim etkinliklerinin kameralı sistemle izlenmesinin uygun olmayacağı, ancak güvenlik amacıyla öğretim etkinlikleri yapılan bölümlerin dışında kalan yerlerin kamera ile izlenebileceğine dair karar alınmıştır” denildi. SHÇEK’in yazısında şöyle denildi:
“Okul öncesi döneme yeni başlayan çocukların velilerini rahatlatmak ve ortamda güven duygusunun sağlanması amacıyla uyum sürecinde çok kısa süreli izleme sürecinin çocuğun kişiliğini geliştirmesine engel teşkil etmeyecek şekilde planlanması gerektiği, kamera sisteminin güvenlik ve olumsuz olayları önlediği, herhangi bir nedenle çocukların özel yaşamlarına ilişkin bir görüntü kaydedilmemesi, gizliliğe riayet edilmesi, bu doğrultuda çocukların özel kullanım alanları lavabo, WC, uyku odası ile çeşitli etkinliklerin yapıldığı grup odalarının kamera ve internet aracılığıyla izlenmemesi konusunda tüm illere bilgi verilmiştir.”
Bazı kişilerin çocukların bazı özel kullanım alanlarını kendi çocuğu olmasa dahi izlediği ve gözetlediği hatta sapkın kişilerin buraları gözetlediği öğrenildi. Yasaklama kararında bunun de etkin olduğu bildirildi.

‘Öğretmenler utanıyordu’
Özel Okulöncesi Eğitim Kurumları Birliği Başkanı Nebahat Boğut da şunları söyledi:
“Bu kamera sistemi çok uzun süredir uygulanıyordu. Son beş yıldır kamerası olmayan okul kötü okul muamelesi görüyordu. Ticari ve reklam amacıyla okullarda kamera ile izleme hizmeti koyduk ve ‘Aman bizi seyredin, çocuklarınızı seyredin ve bize güvenin’ dedik. Ama orada yasal ve hukuksal olmayan şeyler vardı. İnsan haklarına ve çocuk haklarına aykırı bir durumdu. Öğretmenden ve veliden onay alınmadan gözetlemeydi bu, izleme değildi. Biz gelen şikâyetler üzerine bu konuyu yetkililere bildirdik. Şöyle manzaralar vardı; çocuk, anne babasına kameraya göstererek resim yapıyordu. Oysa çocuk oraya sosyalleşmek için, yaratıcılığını geliştirmek için geliyor. Okulöncesi öğretmenleri atlar, yuvarlanırız. Oyun oynarız. Akşam çocuk velisinin yanında ‘aaa bugün çok komiktiniz öğretmenim’ diyordu. Dolayısıyla bizim öğretmenlerimiz ilkokul öğretmeni gibi ceketli, pantolonlu ve hiç oynamayan öğretmenler haline geldi. Hatta veliler, çocuklarını izliyordu ‘Ben çocuğumu göremiyorum oradan kaldırın’ diye arıyordu. Çocuk tam konsantre olmuş, etkinliğe başlamış birdenbire öğretmeni tarafından yeri değiştiriliyordu. Kamera sisteminin kaldırılması hepimizin yararına oldu.”

İşte Türkiye'nin ÖSS ortalaması

Milli Eğitim Bakanlığı 2008 ÖSS’de Türkiye ortalamalarını açıkladı.

Buna göre, Türkiye ortalaması Say-1’de 194.207, Say-2’de 205.787, Söz-1’de 217.630, Söz-2’de 203.730, EA- 1’de 213.734, EA- 2’de ise 202.928 puan oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı, ÖSS 2008’de alanlara göre Türkiye ortalamasını çıkardı. Bakanlık, ÖSS puan ortalamalarını tüm milli eğitim müdürlüklerine gönderirken, ortalamanın ÖSS 2009’da yükseltilmesi için tedbir alınmasını istedi. MEB’den il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen yazıda, “Eğitimde kalitenin arttırılmasına yönelik çalışmalarda değerlendirilmek amacıyla, ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinde yayımlanan 2008 ÖSS sonuçları incelenmiş ve Türkiye ortalamalarının; Say-1’de 194.207, Say-2’de 205.787, Söz-1’de 217.630, Söz-2’de 203.730, EA- 1’de 213.734, EA- 2’de ise 202.928 puan olduğu görülmektedirö açıklamasında bulunuldu.

"“ORTALAMASA DÜŞÜK İLLERDE TEDBİR ALIN"

Bakanlık, belirtilen puan türlerine göre her ili başarı oranının, Türkiye ortalamasının üzerinde veya altında olma durumu da dikkate alınarak, başarısı Türkiye ortalamasının üzerinde olan illerde bu başarının daha da arttırılması için çalışmaların sürdürülmesini istedi. Yazıda, başarısı Türkiye ortalamasının altında olan illerde ise başarının Türkiye ortalaması düzeyine çıkarılması ve yükseltilmesi için il düzeyinde başarısızlık nedenlerinin araştırılacak, geliştirme ve iyileştirme çalışmalarına ağırlık verileceği kaydedildi. Yazıda şöyle denildi:

“Ayrıca okullar bazında da okul türlerine göre Türkiye ve il ortalaması esas alınarak gerekli değerlendirme çalışmaları yapılacak ve başarının arttırılmasına yönelik alınması gereken tüm tedbirler alınacaktır. Diğer taraftan, başta eğitim kurumlarımızda görevli yönetici ve öğretmenlerimiz olmak üzere eğitimle ilgili herkes, kalite ve başarının arttırılmasına yönelik gerek kurumsal gerekse bireysel olarak sürekli öz değerlendirme yaparak, kendilerini yenileme gayreti içinde olacaklardır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda il millî eğitim müdürlüklerince; il ve okullar bazında ÖSS başarı durumlarının değerlendirilmesi ve buna göre başarının arttırılmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

MEB öğrencilerin ölçüsünü alacak!

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), İlköğretim 4. ve 5. sınıfta öğrenim gören öğrencilerin spora yatkınlıklarını belirlemek amacıyla boyunu, kilosunu, kas kuvvetini ölçecek, vücut tipini belirleyecek.

MEB öğrencilerin spor faaliyetlerinden hangisine ehil olduklarını belirlemek, uluslararası geçerliliği olan testler aracılığıyla kas ve fiziksel yapılarını saptamak için "Sağlıklı Bir Toplum ve Şampiyonlar İçin Yetenek Testi" projesi hazırladı.

Proje, Türkiye genelinde 10-11 yaş grubu, ilköğretim 4. ve 5. sınıflarda öğrenim gören kız ve erkek öğrencilere, MEB Okuliçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi Başkanlığınca uygulanacak.

Projeye göre, öncelikle test araçlarını uygulayacak beden eğitimi öğretmenlerine hizmetiçi eğitim verilecek. Eğitimini tamamlayan öğretmenler okullarında, yaş grubundaki öğrencilerin test ölçümlerini tamamlayacak. Belirlenen tarihte ölçümlerle ilgili değerler sisteme alınacak.

Bu çalışma sonucunda ülke genelinde öğrencilerin spora fiziksel uygunluk normları ve vücut tiplerinin özellikleri tespit edilmiş olacak. Bu testler belirtilen yaş grubundaki öğrenciler için her yıl tekrarlanacak. Projenin ikinci adımı olarak da öğrencilere ilişkin elde edilen bilgilere göre, öğrencilere yetenek testi uygulanacak ve buna göre çocuğun spora ve spor okullarına yönlendirilmesi sağlanacak.

Öğrencilerin ölçümlerinde, elektronik tartı, çelik mezura, kronometre, şerit mezura, çap ölçer kullanılacak. Her öğrenci için kişisel bilgilerin ve test sonuçlarının kayıt altına alınacağı bir form düzenlenecek.

Araştırmada, öğrencilerin vücut kitle endeksi, esnekliği, kas kuvveti ve dayanıklılığı, hızı, kardiovasküler dayanıklılığı, kilosu, boyu, deri kıvrımı, oksijensiz ortamdaki başarısı ölçülecek.

Öğrencilerin ölçümleri için velilerden izin alınacak. Velilerle ortak hareket edilecek. Değerlerin girildiği her öğrenci için bir bilgi formu olacak. Kartlar okullarda saklanacak. Her yıl belli zamanlarda yapılan ölçümler buradan takip edilecek.

-"ÇOCUKLARIN DATASINI OLUŞTURACAĞIZ"-

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan MEB Okuliçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi Başkanı İsmail Toksöz, bu proje ile çocukların datasının oluşturulacağını ifade etti.

Bazen güreşi sevmeyen bir çocuğun, babası güreşi sevdiği için zorla güreşçi yapılmak istendiğini, oysa ki çocuğun fiziki yapısının başka spora uygun olduğunu anlatan Toksöz, "Sporun bütün branşlarında iltifat, marifet meselesi vardır. Çocuk başarılı olursa azmi artar" dedi.

Proje kapsamında her öğrencinin kas yapısının, boyunun ve kilosunun ölçüleceğini söyleyen Toksöz, "Sporla ilgilenen başta federasyonlar, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, bütün dernekler, kuruluşlar Bakanlığın İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetim Bilgi Sistemi’nde (ILSIS) hazırlanacak bir modül üzerinden Türkiye’deki bu çocukların ölçümlerini görebilecekler. Böylece aramadan, yanılmadan çocuklara ulaşabilecekler. Çocukların kas ve fiziksel yapılarına yönelik bilgilerin olması da başarıyı artıracak" diye konuştu.

-"VERİLER BİLİMSEL ARAŞTIRMALARA REFERANS OLABİLECEK"-

Toksöz, öğrencilerin testlerle fiziksel uygunluk normlarının ve somatotip (vücut tipi) özelliklerinin ortaya çıkarılacağını, ayrıca elde edilen verilerin bilimsel çalışmalarda referans olarak kullanılabileceğini kaydetti.

Testler için belli araçların gerekli olduğunu belirten Toksöz, "Bütün il merkezlerine ve ilçelere bu test araçlarından en az 10’ar takım alınması lazım. Bir yıllık veya iki yıllık bir sürede bunu sonuçlandırmak için hesap edilen rakama göre toplam 4 trilyon lira civarında malzeme almamız gerekiyor" dedi.

Araçların her yerden temin edilebileceğini ifade eden Toksöz, bu tür ölçümlerin bazı özel okullarda, spor kulüplerinde yapıldığını, ancak bunu Türkiye’nin geneline yaymak istediklerini söyledi.

Futbol oynayanları ön kaslarının, güreş yapanların arka kaslarının, voleybol ve basketbol oynayanların yukarı kaslarının geliştiğini anlatan Toksöz, "Öğrencilerin hangi türden sporları yapabileceği kategorize edilecek" dedi.

Bu yaş gruplarından alınan vücut ölçü aralıklarının değişmediğinin altını çizen Toksöz, bu çalışmanın Türk sporuna ivme kazandıracağını vurguladı. Toksöz, "Bu çalışma Türkiye’de ilk defa bu kadar büyük çapta yapılacak bir çalışma. Çok masraflı ve çok fazla insan kaynağı gerektiren bir çalışma. Doğru branşa, doğru çocukları yönlendireceğiz" diye konuştu.

Toksöz, malzemelerin hazırlanmasının ardından çalışmalara en kısa sürede başlayacaklarını sözlerine ekledi.

13 Ocak 2009 Salı

MEB'den okullara "Filistin" genelgesi

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, hayatını kaybeden Filistinliler için yarın okullarda 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmasını istedi.

Çelik, konuya ilişkin yayımladığı genelgede, İsrail’in 17 gündür süren saldırıları nedeniyle hayatını kaybeden yüzlerce Filistinli, özelikle de çocuklar ve öğrenciler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması talimatını verdi. Çelik, genelgede, şunları kaydetti:

"İlk ve ortaöğretim kurumlarında 13 Ocak 2009 Salı günü saat 11.00’de tüm sınıflarda veya toplu olarak gerçekleştirilecek saygı duruşu ile Filistin’de yaşanan zulüm telin edilirken Filistin halkı ile de dayanışma sergilenecektir. Ayrıca ilk ve ortaöğretim kurumlarında ’Filistin’de insanlık dramı" konulu bir resim ve kompozisyon yarışması düzenlenecek, dereceye girenler ülkemizde ve yurt dışında çeşitli platformlarda sergilenerek kamuoyunda gerekli duyarlılığın sağlanmasına katkıda bulunulacaktır."

Açıköğretimde danışmanlık dersleri başladı!

Anadolu Üniversitesinin (AÜ) uzaktan eğitim sistemiyle öğretim yapan Açıköğretim, İktisat, İşletme Fakülteleri öğrencilerine yönelik yüz yüze verilen akademik danışmanlık dersleri başladı.

AÜ Rektörlüğünden alınan bilgiye göre, Açıköğretim, İktisat ve İşletme fakülteleri öğrencileri için öğrenilmesinde güçlük çekilen bazı derslere yönelik yapılan yüz yüze akademik danışmanlık derslerine, bu yıl da devam ediliyor.

Ülke genelinde 65 il ve 5 ilçedeki 74 merkezde gerçekleştirilen akademik danışmanlık derslerine kimliklerini göstererek hiçbir ücret ödemeksizin katılabilecek öğrencilerin devam zorunluluğu bulunmuyor.

Öğrenciler, derslerin yapılacağı derslikleri, derslerin gün ve saatlerini bulundukları ildeki AÖF Bürosuna başvurarak veya "www.anadolu.edu.tr" web adresinde bulunan Açıköğretim başlığı altındaki "Akademik Danışmanlık Hizmetleri" bölümünden öğrenebilecek.

Akademik danışmanlık kapsamında yüz yüze öğretimi yapılacak dersler şunlar:

"1. sınıf dersleri: Genel Matematik, Genel Muhasebe, İktisada Giriş, 2. sınıf dersleri: Muhasebe Uygulamaları, İstatistik, İktisat Teorisi, 3. sınıf dersleri: Maliyet Muhasebesi, Türk Vergi Sistemi, Finansal Yönetim, İngilizce. 4. sınıf dersleri için ise akademik danışmanlık uygulanıyor."

Yüz yüze gerçekleştirilecek ve 29 Mayısa kadar sürecek eğitimler, şu merkezlerde yürütülecek:

"Adana, Adıyaman, Afyonkarahisar, Aksaray, Alanya, Amasya, Ankara (Cebeci, Beşevler), Antalya, Ardahan, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bandırma, Bayburt, Biga, Bilecik, Bolu, Bozüyük, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir (Anadolu Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi), Gaziantep, Giresun, Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul (Beyazıt, Haydarpaşa), İzmir, Kahramanmaraş, Karaman, Kars, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mersin, Muğla, Nazilli, Nevşehir, Niğde, Ordu, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Uşak, Van, Yozgat, Zonguldak."

9 Ocak 2009 Cuma

Okulların ilk 5'i

Yaptırdığımız bir analizle, 2008 üniversite sınavlarında Anadolu liselerinin durumunu ortaya koyduk. Sonuçlar, bazı Anadolu liselerindeki gerilemeyi gösterdi.

Sibel Kahraman

Ankara, İstanbul gibi büyük illerdeki bazı liseler de başarısızlıkta Doğu illerindeki liselerle yarıştı

Tüm okulların üniversite başarılarını ortaya koyan, ÖSYM’nin hazırladığı ‘Ortaöğretim Kurumlarına Göre 2008 Öğrenci Seçme Ve Yerleştirme Sistemi Sonuçları’ kitapçığına göre, 2008’de başarı Anadolu’daki okullara yayıldı. Özellikle kolejler arasındaki en başarılı okullar, İstanbul dışındaki bazı illerden de çıktı.

Uğur Dershaneleri ÖSS Koordinatörü Turgay Polat’ın yaptığı analize göre, Anadolu liselerinde İstanbul Lisesi SÖZ-2, SAY-2 ve EA-2 alanlarında liderliği hiçbir okula bırakmazken, özel okullarda Robert Kolej’in ağırlığı görüldü.
Robert Lisesi, SÖZ-2 ve EA-2 alanlarında birinci, SAY-2 alanında ikinci oldu.

Anadolu’da gerileme

2008 üniversite sınav sonuçları, hazırlık için yüksek paralar ödenen Anadolu liselerindeki gerilemeyi de ortaya koydu. Anadolu liseleri, kitlesel anlamda başarılarını devam ettirseler de, bazı okulların başarı oranları yüzde 9’lara kadar indi.
Erzurum Aşkale Anadolu Lisesi’nin 35 öğrencisinden sadece 4’ü dört yıllık lisans programlarına yerleşti. Horasan Anadolu Lisesi’nin 4 yıllık programlara öğrenci kazandırma oranı yüzde 9’da kaldı.
4 yıllık lisans programına öğrenci göndermede bazı liselerin durumu da şöyle: Hınıs Anadolu Lisesi yüzde 17, Hakkari Anadolu Lisesi yüzde 19, Diyarbakır Bismil Anadolu Lisesi yüzde 14, Kayseri Bünyan Anadolu Lisesi yüzde 21.

Ankara ve İstanbul’da sıfır çekenler

Ankara, İstanbul gibi büyük illerdeki bazı liseler de, başarısızlıkta Doğu illerindeki liselerle yarıştı. İstanbul Beykoz Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden sınava giren 11, Bahçelievler Kocasinan Lisesi’nden 13, Fazıl Kısakürek Lisesi’nden 12, Fatih Kocamustafapaşa Lisesi’nden 7, Fatih Vatan Lisesi’nden 9, Mehmet Akif Ersoy Lisesi’nden 12 ve Nuri Cıngıllıoğlu Lisesi’nden 14 öğrenciden hiçbiri 4 yıllık lisans programına yerleşemedi.
Ankara’da Keçiören İncirli Lisesi’nden 12, Mamak Tuzluçayır Lisesi’nden 9, Yenimahalle Mehmet Akif Ersoy Lisesi’nden 21 ve Etimesgut Lisesi’nden 13 öğrenci de aynı şekilde 4 yıllık bir fakülteye giremedi.
İzmir Çiğli A. Adnan Saygun Lisesi’nin 11 öğrencisi arasından da 4 yıllık fakültelere giren olmadı.


MİLLİYET

YURTKUR ödemeleri 8 Ocak'ta

Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumundan (YURTKUR) bu yıl ilk kez burs veya kredi alacak öğrencilere, 8 Ocakta ödeme yapılacak.

YURTKUR’dan yapılan açıklamada, kurumdan 2008-2009 öğretim yılında ilk defa burs, öğrenim veya katkı kredisi almak için belge veren öğrencilerin tamamına burs, öğrenim ve katkı kredisi tahsis edildiği belirtildi.

Bu öğrencilerin işlemlerinin tamamlandığı kaydedilen açıklamada, aylık 180 YTL tutarındaki burs veya öğrenim kredilerinin 8 Ocaktan itibaren Ziraat Bankasının ilgili şubelerinden ödeneceği kaydedildi.

Açıklamada, 258 bin 575 öğrenciye burs veya öğrenim kredisi tahsis edildiği, bunlardan senetlerini zamanında teslim eden 63 bin 137’sine burs, 162 bin 513’üne öğrenim kredisi ödeneceği ifade edildi.

Taahhüt senetlerini noterde tanzim ve tasdik ettirerek zamanında YURTKUR’a teslim edemeyen öğrencilerin tahsis işlemlerinin sürdüğü belirtilen açıklamada bu öğrencilere de ödeme yapılacağı kaydedildi.

Açıklamada, halen burs veya öğrenim kredisi almakta olan öğrencilerin ise her ay olduğu gibi bu ayın 7’sinde paralarını çekebilecekleri belirtildi. Açıklamada ayrıca, 124 bin 424 öğrenciye da katkı kredisi tahsis edildiği bildirildi.

Bu liseyi bitirenlerin iş derdi yok

Kırıkkale'de 240 öğrencinin öğrenim gördüğü Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, mezunlarını işsiz bırakmıyor.

Mutfak, servis, pastacılık ve önbüro olmak üzere 4 dalda eğitim veren okuldan mezun olan öğrencilerin, özellikle turistik bölgelerde istihdam edildiği belirtildi.

Okul Müdürü Şevket Yurduseven, yiyecek- içecek hizmetleri ve konaklama-seyahat olmak üzere iki alanda eğitim verilidğini söyledi. Yurduseven, “Yöremizin, ülkemizin ve tüm dünya mutfağının yemeklerinin yapımı ile birlikte servisini öğrenen öğrencilerimiz, istek üzerine özel gün ve toplantılarda görevlendirilmektedir” dedi. Müdür Yurduseven, mezun verdikleri öğrencilerin özellikle turizm bölgeleri olmak üzere kısa sürede iş bulma imkanına da sahip olduklarını belirtti.

Kırıkkale Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi öğrencileri, Muharrem Ayı nedeniyle hazırladıkları aşureleri öğretmen ve öğrencilere ikram etti. Okul öğretmeni Hatice Altun, “Öğrencilerimizle birlikte aşure hazırladık. Bol miktarda insanlara enerji veren bir aşure hazırladık. Lezzetli ve geleneğimizi devam ettirmek adına” dedi.
2002 yılında okuldan mezun olan öğrencilerden Onur Baygın Antalya'da, Ersin Çayır ise, Bodrum'daki otellerde iş bulduklarını söyledi.

Sözleşmeli öğretmenlere darbe!

Milli Eğitim Bakanlığı, 2009 Yılı Öğretmenlerin Özür Gurubundan Yer Değiştirme Kılavuzu’nda sözleşmeli öğretmenlere Şubat döneminde özür grubundan yer değiştirme hakkı vermesine karşın, söz konusu hak “göstermelik" çıktı.

Bakanlık bazı illerde sözleşmeli öğretmen sayısının fazla olduğunu bildirerek, bu iller için sözleşmeli kontenjanı verilmeyeceğini bildirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2009 Yılı Öğretmenlerin Özür Gurubundan Yer Değiştirme Kılavuzu’nda sözleşmeli öğretmenlere Şubat döneminde özür grubundan yer değiştirme hakkı vermesine karşın, söz konusu hak “göstermelikö çıktı. Bakanlık bazı illerde sözleşmeli öğretmen sayısının fazla olduğunu bildirerek, bu iller için sözleşmeli kontenjanı verilmeyeceğini bildirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz hafta içerisinde yayınlanan 2009 Yılı Öğretmenlerin Özür Gurubundan Yer Değiştirme Kılavuzu’nda sözleşmeli öğretmenlere şubat döneminde özür grubundan yer değiştirme hakkı verdi.
Bu gelişme sonrasında başvuruların başlayacağı bugünlerde sözleşmeli öğretmenlere illerde açık bulunmadığı şeklinde açıklamalar yapılmaya başlandı. Sözleşmeli pozisyonunda açık olan kurumlar belirlenirken; bir kısım illerde öğretmen ihtiyacı bulunmasına rağmen, il genelinde sözleşmeli pozisyonunda çalışan öğretmen sayısında açık olmadığı gerekçesiyle özür grubundan sözleşmeli öğretmenlere açık gösterilmedi.

-MEB’DEN “SÖZLEŞMELİ KONTENJANI VERMEYİN" EMRİ

Konuya ilişkin olarak Aksaray İl Milli Eğitim Müdürlüğü 5 Ocak 2009 tarihinde web sitesinden duyuruda bulunarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gönderilen mail’i yayınladı. Bakanlıktan gönderilen mailde, “İl genelinde toplam sözleşmeli öğretmen pozisyon sayısından mevcut sözleşmeli öğretmen sayısı fazla olduğundan dolayı iliniz yarıyıl tatili özür durumuna bağlı yer değiştirme döneminde sözleşmeli öğretmen atamasına kapatılmıştır. Bu nedenle sözleşmeli öğretmen kontenjanı belirlenmeyecektirö denildi.

Aksaray’da sözleşmeli öğretmen ihtiyacı Bakanlık tarafından kapatıldı. Bu durumun Mersin, Hatay, İzmir, Bartın, Antalya gibi birçok il’de de mevcut olduğu ve bu illerin sözleşmeli öğretmen yer değiştirme işlemlerine kapatıldığına öğrenildi.

14 Ekim 2008 Salı

Yabancı dil matematik gibi!

Yeni Zelanda Otago Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. John Clark, matematiksel düşünce sistemini geliştirebilenlerin yabancı dili rahat öğrendiklerini ifade ederek, ''Diller, kurallar çerçevesinde öğrenilir ve bu da zaten matematik demek'' dedi.

Hacettepe ve Louisiana Üniversitelerinin ortaklaşa düzenlediği ''Uluslar arası Halka ve Modül Teori Konferansı'' için Türkiye'ye gelen Prof. Dr. John Clark, AA muhabirine günlük yaşamda ve dil öğreniminde matematiksel düşünmenin önemini anlattı.

Matematiksel düşüncenin, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları olaylara sistematik, doğru ve çabuk yaklaşmalarında büyük yararlar sağladığını ifade eden Clark, bu düşünce sisteminin gelişmesinde, aile, çevre ve ekonomik koşulların etkili olduğunu söyledi.

Clark, sistematik düşünce yapısı da denilebilecek matematiksel düşüncenin çoğu kez kesin sonuçlar vermesine karşın, bazen de olayların doğru anlatılması, algılanması ve yorumlanmasında kullanıldığını kaydetti.

Matematiğin ekonomide ve mühendislik alanlarında yaygın kullanımının bilindiğini vurgulayan Clark, günlük yaşamdaki matematiksel düşünmenin de pek çok yararı bulunduğunu söyledi.

Matematiksel düşünme ile günlük yaşamda karşılaşılan herhangi bir sorun karşısında daha kalıcı çözümler üretilebileceğini ifade eden Clark, bu çözümlerle ilgili şu örnekleri verdi:

''Trafiğin tıkandığını düşünün. Bu durumda en kısa ve en zahmetsiz şekilde gideceğiniz yönü bulmak için matematiksel bir düşünce gerekir. Bir analiz yapmanız gerekir. İşte matematiksel düşünme de bu analizi daha kolay yapmanızı sağlayacaktır.

Herhangi bir iş için önemli bir mektup ya da dilekçe yazılması ya da bir olayın kısaca özetlenmesi gerekiyor diyelim. Burada olayları ya da sorunları sırasına göre yazmak ve doğru analizler yapmak gerekir. Matematikte de aslında düşünme metotları öğretildiğinden bu düşünce sistemiyle bir yazıda olayın nedenlerini, gelişme noktalarını ve sonuçlarını tek tek analiz ederek kolaylıkla yazabilirsiniz. Bir matematikçi de bunu tek tek görerek rahatlıkla yazabilir.''

Matematiğin mantık üzerine kurulu olduğunu ve herhangi bir olay karşısında bütün sebepleri ve buna dayalı bütün sonuçları hesaplayabildiğini dile getiren Clark, ''Matematik ya beyaz ya da siyaha dayanır. Duygulara yer bırakmaz. O nedenle kişiler arası ilişkilerde matematiğin ne kadar işe yaradığı konusunda kesin olarak bir şey söylemek oldukça zor. Çünkü kişiler arası ilişkilerde siyahlar ya da beyazlar yoktur'' dedi.

''YABANCI DİL DE MATEMATİKSEL DÜŞÜNME İSTER''
Matematiksel düşünce sistemini geliştirebilenlerin ve matematikçilerin yabancı dili kolay öğrenebildiklerine işaret eden Clark, ''Yabancı diller kurallar çerçevesinde öğrenilir ve bu da zaten matematik demek. Matematikçiler, olaylara mantıksal çerçevede yaklaştıkları için, anadil ve yabancı dilin kendi yapısı arasındaki bağlantıları kolay şekilde çözümleyebilirler'' diye konuştu. 5 dil bildiğini söyleyen Clark, genelde yakın çevresindeki matematikçilerin ya da matematiksel düşünce sistemini geliştirebilenlerin yabancı dili rahat öğrendiklerini ifade etti.

Yakın arkadaşları arasında 10 dil bilen matematikçiler bulunduğunu belirten Clark, ''Bu bir tesadüf değil. Bu konuda bilimsel bir çalışma olmamasına rağmen kişiden kişiye değişebilecek bazı durumları da göz önünde tutarak bir genelleme yapabiliriz'' dedi.

Gençlere matematiksel düşüncenin kazandırılması konusunda, anne, baba ve öğretmenin çevre koşullarını iyi hazırlaması gerektiğini kaydeden Clark, ''Matematik öğrenemeyecek hiçbir insan yoktur. Yeter ki koşullar uygun oluşturulsun'' diye konuştu.

Çocuklarına matematiksel bağlantıları öğretme yolunda eşiyle birlikte yoğun çaba harcadıklarını anlatan Prof. Dr. Clark, ''Eşimle birlikte her gün onlarla matematik ve dil üzerine çalıştık. Çocuklarımın biri diş doktoru, biri mühendis oldu. Bu konuda özellikle ailelere büyük iş düşüyor'' görüşünü dile getirdi.
Haber Kaynağı: